Piyasada çok zor ve ender bulunan ya da bir benzeri
daha bulunmayan, maddi ve manevi olarak üstün değere sahip canlı veya cansız
bir eşya veya nesne için kullandığımız bir deyim vardır: "Bulunmaz Hint
Kumaşı."
Bu deyimi zaman zaman gündelik hayatımızda kinaye
amacıyla da kullanırız. Kendini, aklını, özelliklerini çok değerli sanan, “Ben
olmazsam hiçbir şey yapamazsınız” düşüncesiyle üstünlük kompleksi taşıyan,
oysa hiçbir özelliği ve yeteneği olmayan insanlar için, “Kendini bulunmaz
Hint kumaşı mı sanıyorsun?” şeklinde kinayeli bir ifade kullanırız.
Peki, bu deyimin nereden kaynaklandığını ve ne amaçla
söylendiğini hiç düşündünüz mü? Doğrusunu söylemek gerekirse, okuduğum bir
yazıya kadar ben de hiç düşünmemiştim. “Bulunmaz Hint Kumaşı” deyiminin
ardında acıklı bir hikâye olduğunu, o yazıyı okuyana kadar bilmiyordum.
Evet, hüzünlü ve acıklı bir dramın ardından söylenen
bu deyimi sizlerden de birçoğunun hiç bilmediğine, hiç duymadığına eminim.
Deyimin Kökeni ve Tarihsel Arka Planı
“Bulunmaz Hint Kumaşı” deyiminin çıkış noktası, 18. yüzyılın ikinci
yarısında Hint kumaşının bir anda piyasadan çekilmesi üzerine dillendirilerek
günümüze kadar gelmiştir. Neden mi oldu? Nasıl mı oldu? Bazı internet sitelerinden
derlediğim yazıyı gelin birlikte okuyalım.
Sömürgeci devletlerin başında gelen İngilizlerin dünya
üzerinde sömürge amacıyla işgal ettiği ve en fazla acı çektirdiği ülkelerden
biri de Hindistan'dır. İngilizlerin Hindistan'ı işgal ederek sömürge altına alışı,
1612'de British East India Company şirketi aracılığıyla başlar. British East India
Company şirketi, 17. yüzyıl boyunca ülkenin önemli şehirlerinde ticari
merkezler kurar. Hindistan, demir, kömür gibi madenlerin işletilmesiyle
birlikte çay ve pamuk üretimi açısından da oldukça bereketlidir.
1757 yılında şirket, artık neredeyse bir devlete
dönüşmüştür. İngilizlerin düzenli ordularının karşısında küçük Hint
prenslikleri bir bir düşmektedir. 1803 yılına gelindiğinde ise İngilizler,
Hindistan'ın Pencap bölgesi hariç ülkenin genelini sömürgeleştirmiştir. Pamuk
üretimi oldukça kazançlı bir sektördür. Hindistan’ın verimli topraklarında ucuz
iş gücüyle üretilen pamuklar gemilerle İngiltere'ye götürülerek kumaş
yapılmaktadır. Tekstil fabrikalarında üretilen bu kumaşların yine Hindistan'a
pazarlanması planlanmıştır. Ancak bu girişim, İngilizlerin büyük bir hayal
kırıklığı yaşamasına yol açar. Çünkü Hintliler, ucuz olmasına rağmen İngiliz
kumaşını beğenmiyor ve daha pahalı olduğu halde yerli ürünlerini almayı tercih
ederler. Ülkede bir türlü ithal kumaş kullanımı yaygınlaşmamaktadır.
İngilizlerin Vahşi Yöntemi ve Deyimin Ortaya Çıkışı
Bu durum karşısında İngilizler ne yapmıştır dersiniz?
İşte dram kokan hikâye tam da bu noktadan sonra başlamıştır.
İngiliz şirket yönetimi, Hintlilere yönelik çok
caydırıcı bir yönteme başvurur. Hint kumaşını piyasadan kaldırmak ve kendi
ürettikleri kumaşları satabilmek için canice bir yönteme başvururlar. El
tezgâhlarında kumaş dokumalarını engellemek için Hintli çıkrıkçıların
parmaklarını kestirirler. Düğüm atmalarını engellemek amacıyla özellikle de
başparmaklarını kesmişlerdir. Parmak dışında eli ve kolu kesilenler de vardır.
Parmakları, eli, kolu kesilenler öyle üç beş kişi
değildir; bunların sayısı neredeyse 100 bin kişidir. On binlerce insan bu
caniliğe kurban gitmiştir. Hintli çıkrıkçı insanların parmakları, eli, kolu
kesilmesinin ardından Hint kumaşı birden ortadan yok olur. Artık Hint kumaşını
dokuyabilecek ustalar olmadığı için Hint kumaşı da bulunmaz olmuştur. Hint
kumaşının yok olmasıyla pazar tamamen İngiliz ürünlerine kalmıştır.
Böylece, İngiliz kapitalizminin bir sonucu olarak “Bulunmaz
Hint Kumaşı” deyimi ortaya çıkar. Açgözlü kapitalizm dedikleri yine
kazanmıştır!
Sözün özü olarak, bundan sonra “Bulunmaz Hint
Kumaşı” deyimini her söylediğimde, parmakları kesilen on binlerce
Hintliyi hatırlayarak İngilizlerin yaptığı bu insanlık dışı uygulamayı
hatırlayacak ve unutmayacağım. Bu acı dolu hikâyenin ışığında, dilimizdeki
deyimlerin ne kadar derin ve çoğu zaman trajik kökenlere sahip olabileceğini
bir kez daha anlıyoruz.

Yorumlar
Yorum Gönder