1 Nisan 2015 tarihinde
yazılı ve görsel medyada okuduğum bir haber beni derinden etkiledi…
Haberde geçen olay Adana’nın
Merkez Seyhan İlçesi
Levent Mahallesi’nde yaşanmış…
78 yaşındaki Gezer Şahbaz
adlı anne ile zihinsel engelli 48 yaşındaki kızı Hayriye Şahbaz aynı anda kalp
krizi geçirerek ölmüştü…
Aynı evin içinde farklı odalarda birkaç saniye
arayla ölen anne ile kızının cenazeleri yan yana toprağa verilmiş…
Anne Gezer Şahbaz, geçen yıl kalp
yetmezliği nedeniyle ameliyat olmuş ve birlikte yaşayarak baktığı zihinsel
engelli olan kızı Hayriye Şahbaz da aynı dönemde kalp kapakçığındaki
rahatsızlığı nedeniyle hastanede tedavi görmüş…
Anne Gezer Şahbaz, kızının da hastalanması
ve zihinsel engelli olması nedeniyle sürekli "Allah'ım kızımı bensiz bırakma benim
canımı kızımla birlikte al" diye dua ederek oruç tutmaya başlamış…
Ameliyattan bir süre sonra anne Gezer
Şahbaz ilerleyen yaşı ve hastalığına bağlı olarak yatağa düşünce diğer bir kızı
Songül Geçer eve gelerek hem annesine hem de engelli kardeşine bakmak istemiş…
30 Mart’ta Songül Geçer, ev işlerini
yaparken annesinin hareketsiz halde olduğunu görünce sağlık ekiplerine haber
veriyor…
Eve gelen 112 Acil Servis
ekiplerinin yaptığı kontrolde anne ile kızının aynı zamanda hayatlarını
kaybettiği belirlenmiş. Aile bunun üzerine defin işlemlerini başlatarak anne
kızı yan yana toprağa vermiş.
Olayı yaşayan Songül Geçer, "Annemin
yanına geldim annem tavana bakıyordu artık Hakk'ın rahmetine kavuşuyordu. Bu
arada yan taraftaki odadan ses geldi buraya geldiğimde kız kardeşim de hayatını
kaybetmişti. Benim odadan buraya gelmem 1 saniye sürmedi. Annem ve kız kardeşim
aynı anda değil
aynı saniyede hayatını kaybetti. Bu bir mucize" diyerek açıklamış…
Hayatını
kaybeden bu çilekeş anneye ve kaderdaşımız kardeşimize Allahtan rahmet
diliyorum, mekânları cennet olsun...
Zihinsel engelli kızı Hayriye
Şahbaz ile birkaç saniye arayla vefat eden anne Gezer Şahbaz’ın ettiği duayı Türkiye’de yaşayan ağır konumdaki tüm engelli çocuk
sahibi olan anneler de etmektedir.
Engelli
biri olarak yıllardır tanıdığım 20 bine yakın engelli ve engelli ailesinin
çoğundan özellikle de ağır konumda olanlardan bu sözlerin birebir aynısını duydum...
“Allah’ım
çocuğumu benden önce al. Benden geriye bırakma. Kimseye muhtaç etme. Önce onun
canını al, ondan sonra benim canımı al.” diyerek dua ederler.
Ağır konumdaki engelli çocuğu olan annelerden
sürekli duyduğum sözün gerçekleştiğini ise ilk defa görüyor olmak beni derinden
etkiledi…
Eminim bu
olayı duyan, okuyan ve izleyen anneler “Allah’ım bizim de dualarımızı kabul et,
çocuğumuzu bizden geriye bırakma, kimseye muhtaç etme” demişlerdir.
Bu şekilde
dua eden annelerin olması ve olduğunu bilmek ne kadar büyük acı bir olay…
Ve bunu
bilerek çözüm üretememenin verdiği çaresizlik duygusu yaşamak daha da büyük bir
acı...
Çilekeş
anneler bilir ki kendi ölümlerinden sonra geride kalacak olan engelli çocukları
daha çok mağdur olacaktır…
Bu
nedenledir Allah’a dua ederek çocuklarının canını kendilerinden önce almasını
isterler…
21 yıllık
TSD Malatya Şubesi Başkanlığı görevim esnasında ilimizde de bu duygular
içerisinde çaresizlik yaşayan yüzlerce aile tanıdım…
Derneğe
gelen tüm aileleri dinleyerek üzüntülerini ve acılarını paylaşmaya çalıştım.
Onları
dinlemekten başka yapabileceğim bir şey yoktu.
Eminim
benim annemde, benim ailemde aynı duyguları yaşıyor ve taşıyor…
Peki, bu
annelerin böyle acı çekmesine ve Allah’a dua ederek çocuklarının kendilerinden
ölmesini istemelerinin çözümü yok mu dersiniz?
Bunun
çözümü var…
Çözümü
gerçek bir sosyal devlet olmaktan geçer…
Eğitimli,
kültürlü, bilinçli ve duyarlı bir toplum olmaktan geçer…
Sadece ve sadece evde bakım ödemeleriyle, sayıları bile yetersiz olan ve denetimini dahi sağlıklı yapamadığınız özel veya kamuya ait özel bakım merkezleriyle buna çözüm getiremezsiniz…

Yorumlar
Yorum Gönder