Uzun bir
süredir sessizliğe gömülen silahlar yine başladı sıkılmaya ve kan kusmaya. Her
sıkılan silahla birlikte yurdun doğusundan batısına, güneyinden kuzeyine kadar en
ücra köşesine kadar kan ve gözyaşı akmaya başladı.
Atılan her
bomba ve sıkılan her silah mermisi adres sormadan Alevi-Sünni demeden,
Kürt-Türk demeden, asker-polis demeden, resmi-sivil demeden, köylü-kentli
demeden, yaşlı-genç demeden, kadın-erkek demeden can almaya, yuvalar yıkmaya,
boynu bükük bebekleri öksüz bırakmaya başladı.
Her ölüm
haberini ekranlarda izledikçe boğazım düğümleniyor, gözlerim doluyor, nefesim
tıkanıyor ve yutkunamıyorum.
Söylenecek,
haykıracak çok şey varken diyecek tek kelime bulamıyorum...
Giden
canları gördükçe her şey anlamını yitirmiş oluyor...
Bu nasıl
bir dünya, bu nasıl bir ülke ki insanlar öldükçe, öldürüldükçe görmezden
geliyoruz duymazdan geliyoruz...
Daha ne
kadar ölmeli, ne kadar canlar yitirmeliyiz ki bu ülkeye bu dünyaya aydınlık
günler gelsin, güneşli günler gelsin...
Her ölümün
ardından yine en çok anaların yüreği yanıyor...
“Ağlarsa
anam ağlar, gerisi yalan ağlar.”
Yüreği pare
pare yaralı, gözleri yaşlı analar…
Ciğeri
yangın yeri gibi yanan analar…
Yeter artık
analar ağlamasın bu topraklarda, bu ülkede, bu dünyada…
Kavgaları
fikir bazında, düşünce bazında ve tartışma bazında yapalım…
Kavgalara, çatışmalara,
şiddetin her türlüsüne dur diyelim artık...
Sağ-sol
dedik öldük, öldürdük...
Alevi-Sünni
dedik öldük, öldürdük…
Kürt-Türk
dedik öldük, öldürdük…
Dinci-dinsiz
dedik öldük, öldürdük…
Yeri
geliyor kadın erkek demeden, yaşlı genç demeden öldürüyoruz, yeri geliyor
öldürülüyoruz...
Her ölümün
ardından ölenin kimliğine, fikrine, inancına, düşüncesine vb bakmadan
insanlığından uzaklaşmamış ve insan olmanın özünü kaybetmemiş olanlar ben, sen,
o ve diğeri üzülüyoruz, ağlıyoruz ve gözyaşı dökerek ölenleri uğurluyoruz.
Ancak her
ölümde de ne kadar üzülürsek üzülelim, ne kadar ağlarsak ağlayalım analar kadar
üzülemez ve ağlayamayız...
Analar
ağlamasın artık...
Ben anamın
ağlamasını istemiyorum…
Sen ananın,
anaların ağlamasını istiyor musun?
Ölümlerin, acıların,
gözyaşlarının dini, dili, ırkı, rengi, mezhebi olmaz...
Bu ülkede
artık gençler, insanlar ölümlerle anılmasın...
Her ölümün
ardından bende bir parçamı kaybediyorum.
Ölenlerle
birlikte benimde insanlığım ölüyor…
Sözlerin
kifayetsiz kaldığı anları yaşıyorum...
Diyecek
kelime bulamıyorum...
Ölen ya da öldürülen gençleri,
askerleri, polisleri, insanları gördükçe ben insanlığımdan utanıyorum.
Utanıyorum ben, aynaya bakamıyorum…
Yorumlar
Yorum Gönder