Ötelenen Bataklık

 

Evinizin dört bir yanının bataklıkla kaplı olduğunu düşünün. Evden dışarıya çıkmanızın, bir adım dahi atmanızın imkânı yok gibi.

Adımınızı attığınız anda bataklığa saplanıp kalmanız, biraz daha çabalamanız halinde dibe doğru batarak yok olmamanız mümkün değil.

Evinizden çıkmak ve dış dünyayla bağlantı kurmak için adımınızı attığınız anda bataklığa saplanıp kalacaksınız. Dış dünyayla bağlantınızı sağlayacak her hangi bir çıkış yolunuz yok.

Ya evinizde ömür boyu oturup bu benim kaderimdir diyerek bataklığı kabulleneceksiniz, ya da bir çıkış yolu bulmak için çaba göstereceksiniz.

Böyle bir durumda ne yaparsınız? Hangi yolu tercih edersiniz?

Tabi ki bataklığı geçmek için, aşmak için bir çözüm bulmaya çalışacaksınız…

Nasıl bir çözüm düşüneceksiniz, nasıl bir yol bulacaksınız peki.

Evinizden dışarıya çıkabilmek için mutlaka bataklığı aşmanız gerekiyor.

Bataklığı aşabilmek için sandal kullanabilirsiniz, bir köprü kurabilirsiniz veya havadan geçiş yapacak bir yol bulabilirsiniz...

Ancak bulacağınız çözüm kalıcı olmadığı takdirde her sabah evden çıkmaya çalıştığınızda aynı sorunları yaşayacaksınız.

Burada önemli olan kalıcı bir çözüm yolu bulmak ve bataklığı temelli kurutmaktır.

Aksi halde ne yaparsanız yapın sorun önünüzde dağ gibi duracaktır. Hatta çözüm getiremediğiniz takdirde zamanla bataklıktan yayılan gaz nedeniyle nefes dahi alamaz duruma geleceksiniz.

Bataklığı kurutmadıkça hangi çözümü bulursanız bulun hangi uygulamayı uygularsanız uygulayın hepsi de geçici olacak ve sizin sorun devam edecektir.

İşte bu ülkede sayıları küçümsenmeyecek kadar büyük olan ve nüfusun % 12.29’unu teşkil eden engellilerin yaşamış olduğu ana sorunlarının arasında yer alan ulaşılabilirlik ve erişilebilirlik sorunları da bataklık gibidir.

Bu bataklığa çözüm getirilmesi amacıyla gerek merkezi idare gerekse de yerel idareler tarafından yapılan çalışmalar hep geçici çözümler olmuştur.

Halının üzerindeki toz süpürülerek alınmamış hep halının altına süpürülmüştür.

Ya da kangren olmuş parmak kesilerek yara tedavi edilmemiş hep yaranın üzeri pansuman yapılarak geçiştirilmiştir.

Ve zamanla kangren olmuş parmak iyileşeceğine gittikçe tüm vücuda yayılmaya başlar ya da halının altına süpürülen tozlardan artık yeni tozlara yer kalmaz ve bu nedenle tüm odaya yayılmaya başlar.

Tekerlekli sandalye ile yaşamını sürdüren ve yaklaşık 21 yıl süresince Türkiye Sakatlar Derneği Malatya Şubesinin başkanlığını yapan bir kişi olarak ulaşılabilirlik ve erişilebilirlik sorununu yaşayarak en iyi bilenlerden sayılırım.

Ulaşılabilirlik ve erişilebilirlik sorunu günün 24 saati yaşadığımız ve toplumun içerisinde var olmamızın önündeki en büyük ana sorunlarından birisidir.

“Erişilebilirlik İzleme ve Denetleme Yönetmeliği” kapsamında 81 ilimizde olduğu gibi Malatya’da da oluşturulan “Erişilebilirlik İzleme ve Denetleme Komisyonu”nda Türkiye Sakatlar Konfederasyonu adına temsilci olarak katıldığım kamuya açık olan kapalı veya açık kamu kurum kuruluş ile özel kuruluşların denetlemesinde birçok ilginç olaya şahit oldum.

Başta engelli olduğumdan ve daha sonra 21 yıllık dernek başkanlığım esnasında edindiğim bilgi ve tecrübelerden ve daha sonra ise denetimlerde şahit olduğum olaylardan edindiğim izlenimle bir kez daha emin oldum ki bu sorunlara kalıcı çözüm getirilmesi şu anki düşünce yapısıyla, mevcut uygulamalarla ve yasalarla çok zor.

Engelliye karşı yanlış düşünce yapısı değişmeden, zihinlerde dönüşüm sağlamadan ve ortaya idare konulmadan getirilen çözümler eksik olacak ve sorunlar yaşanmaya devam edecektir.

 

Oysa sorunun çözümü çok basittir.

Başta sorunun çözümü için kesinlikle ve kesinlikle ortaya bir irade konulmalıdır ve asla taviz verilmemelidir. Sigara yasağında ortaya konulan ve tavizsiz uygulanan irade de olduğu gibi.

Ortaya irade konulmadan ne yaparsanız yapın hangi yasaları çıkartırsanız çıkartın hiç birinin de uygulanabilirliği olmayacaktır.

Daha sonra ise bataklığı kurumaya çalışacaksınız.

Bataklığı besleyen ve onu gittikçe büyümesine neden olan akarsuların önü kesilmeden bataklığı kurutamazsınız. Bunun için ne yapmak gerekiyor.

Öncelikle yeni yapılan gerek kamu gerekse de özel tüm binaların ve açık alanların yapım aşamasında plan ve projeleri TSE Standartlarına uygun olarak hazırlanacak.

Ulaşılabilir ve erişilebilirlik standartlarına uygun hazırlanmayan tüm plan ve projelere onay verilmeyecektir. Onay alınabilmesi için tüm projeler gerekirse yeniden hazırlatılacaktır.

Standartlara uygun hazırlanan plan ve projelerin yapım aşamasından bitiş aşamasına kadar tüm evrelerinde konuya vakıf olan yetkililer tarafından sık sık kontrolleri yapılacaktır.

Eksik görüldüğü takdirde hemen müdahale edilecek ve düzeltmeler yapılana kadar çalışmalar durdurulacaktır.

Çalışmalar bittiğinde son olarak binaların ve açık alanların ulaşılabilirlik ve erişilebilirlik standartlarına uygun olup olmadığı aralarında engel gruplarından yetkililerinde bulunduğu komisyonlarca denetimleri yapılacak ve uygun olarak yapılanlara gerekli ruhsatları verilecektir.

Uygun yapılmayanlara ise ne olursa olsun ruhsatları kesinlikle verilmeyecektir.

Bunun yapılmasıyla bataklığı besleyen akarsuların önü kesilmiş olunacaktır.

Bunlar yapılmadan şu anki yapılmış olan denetimlerin yapılması hiçbir şeyi değiştirmeyecektir. İstediğimiz kadar denetim yapılsın, arkadan bataklığı besleyen yeni yapılar yapılmaya devam ettiği sürece sonuç alınamayacaktır.

Bataklığı besleyen akarsuların önü kesildikten sonra ise eski yapıların ve açık alanların düzenlemesine bakılacaktır.

Ayrıca gerek eski gerekse de yeni yapılan veya yapılmış olan kapalı ve açık alanların düzenlemesini ulaşılabilirlik ve erişilebilirlik standartlarına uygun yapmayan kim olursa olsun kesinlikle cezai müeyyidesi uygulanacaktır.

Cezai müeyyide uygulanmadıkça insanlardaki vurdumduymazlık devam edecektir.

Cezaların uygulanmasında ise kamu kurum ve kuruluşlarında ki düzenlemeler için o kurumun ve kuruluşun başındaki idarecinin şahsına, özel kuruluşlarda ise bina veya açık alan sahibi kimse ona ceza uygulanmalıdır. Cezalar kurum veya kuruluşlar adına kesilmemelidir.

Yasalara uymayan ve düzenlemelerin yapılmamasında kimin sorumluluğu varsa cezasını mutlaka görmelidir. Aksi halde akıntıya karşı kürek çekilmiş olunacaktır.

Sözün özü olarak iki haftadır bu köşede yazarak dile getirdiğim görüşlerime katılan olur veya olmaz ancak bunlar yapılmadan da sağlıklı bir sonuç alınamayacaktır.

7 Temmuz 2005 tarihinde çıkarılan 5378 sayılı Engelliler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile ulaşılabilirlik ve erişilebilirlik hakkındaki düzenlemelerin yapılabilmesi amacıyla 7 yıl süre konulmuştu.

7 Temmuz 2012 tarihinde süre dolduğunda ise sorumsuz idareciler ve yerel yöneticilerin baskısıyla engelli düşmanı milletvekilleri tarafından kanun değişikliği verilmiş ve süre 1 artı 2 yıl şeklinde toplam 3 yıl daha uzatılmıştı.

Kanun değişikliğiyle ötelenen ve yasanın öngördüğü tüm yasal süreleri de 7 Temmuz 2015 tarihinde dolduran ulaşılabilirlik ve erişilebilirlik hakkı bu gidişle daha çok öteleneceğe benziyor.

Bu ötelemelere katkısı olanlar ise şunu unutmasın ki, her öteleme ile hayatımızdan çalınan her saniye bizi yaşamdan uzaklaştırıyor geriye yaşanmamış bir geçmiş, yaşanamayacak bir gelecek kalıyor bizlere.

 

07-14.01.2016 / Malatya Söz Gazetesi

Yorumlar