Başta engelli çocuk sahibi olan cefakâr annem ile bir engelli kadın
olarak iki kat fazla yaşam mücadelesi veren kaderdaşım Yücel Doğanşahin
şahsında engelli engelsiz tüm annelerimize, kız kardeşlerimize, hayat
arkadaşlarımıza, yoldaşlarımıza kısacası kadınlarımıza ithaf ediyorum.
Vurmuştur sırtına dünyayı,
dünyanın tüm yükünü. Evde, yolda, sokakta, iş’de, bağda, bahçede, tarlada, yârinin
koynunda, çocuklarının sevgi dolu tebessümlerinde.
Koca çınar Nazım Hikmet’in “Kadın”
şiirinde dediği gibi;
“Kimi der ki kadın
Uzun kış gecelerinde yatmak içindir.
Kimi der ki kadın
Yeşil bir harman yerinde
Dokuz zilli köçek gibi oynatmak içindir.
Kimi der ki ayalimdir,
Boynumda taşıdığım vebalimdir.
Kimi der ki hamur yoğuran.
Kimi der ki çocuk doğuran.
Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek, ne ayal, ne vebal.
O benim kollarım, bacaklarım, başımdır.
Yavrum, annem, karım, kız kardeşim,
Hayat arkadaşımdır.”
Evet, onlar “Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek, ne ayal, ne vebal. O
benim kollarım, bacaklarım, başımdır. Yavrum, annem, karım, kız kardeşim, Hayat
arkadaşımdır.” benim ve benim
gibi düşünenler için…
Dünya onlarsız, onlar
dünyasız olmaz. Biz erkekler de onlarsız, onlar da bizsiz olmaz. Onlar yani bizi
dünyaya getiren anamız, kan bağımız olan kız kardeşimiz, bir bakışına sevdalandığımız,
şiirler ve türküler yazıp söylediğimiz aşkımız, hayat arkadaşımız, yoldaşımız
olan kadınlar, kadınlarımız…
Uğurlarına dağları
deldiğimiz, çöllere düştüğümüz, dünyayı yakıp yıktığımız, savaşlar
çıkardığımız, can alıp, can verdiğimiz kadınlarımız. Yeryüzünün en büyük
emekçisi olan kadınlarımız…
Bugün 8 Mart Dünya Emekçi
Kadınlar Günü. Bugün onların günü. Bugün onlar için toplantılar, paneller,
konferanslar, yürüyüşler, şölenler tertiplediğimiz gün. Bugün daha çok seveceğimiz,
hatırlayacağımız, dile getireceğimiz kadınlarımızın günü…
365 günün bir gününde
hatırladığımız ve yılın geri kalan diğer 364 gününde ise hatırlamayı bırakın
sırtında sopayı, karnında sıpayı eksik etmediğimiz, iki dakikalık zevk uğruna
Özgecan’a ve binlerce Özgecan’lara taciz ve tecavüz ettiğimiz, her alanda
emeğini, kanını ve tenini sömürdüğümüz kadınlarımızın günü…
Bugün yine tüm dünyada ve
ülkemizde yapılan birçok etkinlik ve faaliyet olarak kamuoyunun dikkati
çekilecektir. Ancak yıllardır dikkat ediyorum anlamlı bu günlerde yapılan tüm
etkinliklerde ve faaliyetlerde “kadınlar
günün(üz) kutlu olsun” gibi “kutlama”
kelimesi söylenir. Bu sadece kadınlar günü için değil engelliler, yaşlılar,
anneler, babalar, vb tüm günler içinde söylenir.
Oysa merak ediyorum aşağıdaki
resmi istatistik verilere baktığımızda neyin kutlamasını yapıyoruz anlam veremiyorum.
Bu veriler dışında her gün okuduğumuz gazete ve tv’lerde haberlere bakmamız
yeterli bence…
İşte
Kadınlarımızla İlgili Acı Gerçekler:
-Aile içi şiddetin yüzde
87'si, kadınlara karşı işleniyor. Şiddetin yüzde 34'ü fiziksel, yüzde 53'ü
sözlü olarak gerçekleşiyor. Bu oran gecekondu semtlerinde yüzde 97'lere
çıkıyor.
-Kadınların yüzde 20'si
okur-yazar değil.
-Lise ve daha üstü eğitimli
15-24 yaş grubunda bulunan kadınların yüzde 39,6’sı işsiz.
-Kadınların yüzde 40'ı
görücü usulüyle evleniyor, yüzde 20'si ise nikâhsız yaşıyor.
-Kadınların yüzde 55'i doğum
kontrolü uygularken, yüzde 64'ü hamilelik döneminde doktora gitmiyor.
-Yılda 2 bin 500 kadın anne
olmak isterken yaşamını yitiriyor.
-Eğitim gören 100 kadından
sadece 2 tanesi yüksek öğrenim görüyor.
-Kadınların işgücüne katılım
oranı yüzde 27'lerde bulunuyor
-Türkiye'de 850 kaymakamın
sadece 17'sini kadınlar oluşturuyor.
-Hâkim ve cumhuriyet savcısı
sayısı içindeki kadın oranı ise yüzde 18
-Meclis'teki 550
milletvekilinin 24'ü kadın. Belediye başkanlarının ise sadece binde 5'i
kadınlardan oluşuyor.
-Türkiye'de kadınların yüzde
35,6’sı bazen, yüzde 16,3’ü sık sık aile içi tecavüze uğruyor.
-Şehirlerde evli kadınların
% 18’i, köylerde de % 76’sı eşleri tarafından dövülüyor.
-Kadınların % 57,7’si
evliliklerinin ilk gününde şiddetle karşılaşıyor.
Bildiğiniz gibi kutlama
dediğimiz olay sevinçli, güzel ve mutlu bir olayın gerçekleşmesi halinde
ardından yapılan etkinlik vb faaliyetlere denir. Yukarıda verdiğim bazı
bilgilere bakınca ve her gün çevremizde bu kadar kadınlarla ilgili yaşanan acı
olaylar varken neyin kutlaması yapılıyor merak ediyorum.
2016 yılının 8 Mart Dünya
Emekçi Kadınlar Gününü tecavüze uğrayarak hunharca öldürülen Münevver Karabulut, Özgecan Aslan, Cansu
Kaya, Leyla Salman, Ayşe Pınar, Fatma Nur, Songül Yılmaz ve onlar gibi
yüzlerce kadınlarımız ve kızlarımızın gölgesinde geride bırakırken dileğim bir
daha kadına karşı şiddetin, tacizin, tecavüzün, dayağın, işkencenin, töre ve
namus cinayetinin, cinsiyet ayrımcılığının, emek ve ten sömürüsünün olmadığı
bir dünyanın ve Türkiye’nin olmasıdır.
Evet, bugün 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü. Ben seninle varım, sen benimle. Ben olmasam sen olmazsın, sen olmasan da ben olmam. Ben ve sen, sen ve ben bir bütünüz. Bizler bir bütünün yarımlarıyız. Bugün benim diğer yarımın günü. Yani bir anlamda da “benim” günüm…

Yorumlar
Yorum Gönder