Kaç saattir
düşünüp duruyorum. Gözlerim bilgisayar ekranına sabitlenmiş bakıp duruyorum. Ne
yazayım şimdi diye düşünüyorum… Ne yazacağımı bilemeden sadece ekrana donuk
gözlerle bakıp duruyorum. Yazacak onlarca, yüzlerce konu varken elim varmıyor
bir türlü yazmaya...
Evet, kaç
saattir gözlerim ekranda ellerim klavyede olmasına rağmen, yazacak konu çok
olmasına rağmen içimden hiçbirini yazmak gelmiyor.
Ülkemizin
bağrında birbiri ardına patlatılan canlı bombalarla yitirdiğimiz yüzlerce canın
acısı yüreklerimizi dağlarken neyi, hangi konuyu, hangi sorunu yazabilirdim ki?
10 Ekim
2015 tarihinde Ankara Tren Garında patlayan bomba sonucunda kaybettiğimiz 102
canın acısı geçmeden 17 Şubat 2016 tarihinde Ankara’da Devlet Mahallesi Merasim
Sokakta patlayan bomba sonucunda kaybettiğimiz 28 canın acısını yaşadık.
17 Şubatta
yaşadığımız olayın acısı henüz yeniyken 13 Mart 2016 tarihinde Ankara
Kızılay’da patlayan bomba sonucunda kaybettiğimiz 34 canın acısı eklendi.
Bunlarla
birlikte son aylarda Diyarbakır’da, Cizre’de, Sur’da, Şırnak’da, Silopi’de,
Hakkâri’de, Yüksekova’da, Nuseybin’de, Mardin’de devam eden terör nedeniyle kaybettiğimiz
yüzlerce asker, polis ve sivil vatandaşımızın acısını ise unutmamıza imkân yok.
Kaybettiğimiz,
yitirdiğimiz yüzlerce canın yanında binlercesi de bu terör olayları nedeniyle
yaralanarak kolunu, bacağını, gözünü kaybettiği gibi milyonlarcası da
ekranlarda izlediği bu olaylar nedeniyle psikolojik travma yaşıyor… Bunlardan
biri benim ve benimle birlikte ailem, arkadaşlarım ve dostlarımın da yaşadığını
görüyorum…
Kafamın
içinde dönüp duran tek soru var… “Ne zaman son bulacak bu acılar?” Evet,
kafamın içinde dönüp duran tek soru var…
Ne zaman bu
kaybedilen canlar son bulacak, akan gözyaşları, yürek yakan acıları ne zaman
dinip bitecek? Ne zaman? Ne zaman anaların ciğerleri yanmayacak, geride kalan
bebeklerin boynu bükük kalmayacak?
Bu terör
olaylarına bir son verilmesi için daha ne kadar canları yitirmemiz gerekecek,
daha ne kadar acı çekmemiz gerekecek, daha ne kadar çocuklar öksüz kalacak?
Yetkilisi
yetkisizi, hangi siyasi görüşten, hangi inançtan, hangi fikirden olursak
olalım, ister hükümette isterse muhalefette bulunursak bulunalım artık bu
teröre el ele, omuz omuza verip dur dememiz gerekmez mi?
Bu olayda
ölenler benim görüşümde değil, şu olayda ölenler benim inancımda değil demeden
ölen canlar için sadece insandır diyerek bu terör olaylarına dur dememiz
gerekmez mi?
Unutmayın
ki atılan bombalar ve sıkılan mermiler adres sormadan Alevi-Sünni demeden,
Kürt-Türk demeden, asker-polis demeden, resmi-sivil demeden, köylü-kentli
demeden, yaşlı-genç demeden, kadın-erkek demeden can alıyor…
Daha öncede
yazdım, yine yazıyorum… Ölümlerin, acıların, gözyaşlarının dini, dili, ırkı,
rengi, mezhebi olmaz...
Bu ülkede
artık hayatının baharındaki genç delikanlılar ile kızlar, kadınlar, erkekler,
analar, babalar, henüz doğmamış bebekler ölümlerle anılmasın...
Her ölümün
ardından, yitirdiğimiz her canın ardından sen de, ben de bir parçamızı
kaybediyoruz. Ülke olarak, toplum olarak yüreğimiz yanıyor…
Ölenlerin
ardından sessizliğimize gömüldükçe, acılar karşısında sustukça gittikçe
uzaklaşacağız insanlığımızdan… Ölenlerle birlikte seninde, benimde insanlığımız
ölüyor…
Kelimelerin
anlamını yitirdiği, sözlerin kifayetsiz kaldığı anlardan birini yaşıyorum... Bu
olaylar devam edecek olduğunda daha çok kelimeler kifayetsiz kalacak… Diyecek
kelime bulamıyorum...
Ölen ya da
öldürülen gençleri, askerleri, polisleri, insanları gördükçe, gözleri yaşlı
anaları, babaları, eşleri, çocukları gördükçe yüreğim kan ağlıyor ve ben
insanlığımdan utanıyorum…
Sözün özü, yaşadığımız bu acılar son olsun… Hayatını kaybeden canlara Allahtan rahmet diliyorum, mekânları cennet olsun diyorum, ailelerine, sevenlerine başsağlığı diliyorum… Ve diyorum ki, savaşların, terör olaylarının ve akan kan ile gözyaşlarının yaşanmadığı barışın, kardeşliğin, dostluğun, birlik ve beraberliğin, hoşgörünün ve sevginin olduğu bir dünya ve Türkiye için el ele vermek için henüz geç sayılmaz… Öyleyse ne duruyoruz, neyi bekliyoruz?
Yorumlar
Yorum Gönder