Anayasamızın eşitlikle ilgili 10.maddesinde ülkemizde yaşayan her
vatandaşın yasalar önünde eşit olduğunu belirtir. Anayasamızın eşitlikle ilgili
maddesi aynen şöyledir…
“X. Kanun önünde eşitlik
Madde 10- Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din,
mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
(Ek fıkra: 7/5/2004-5170/1 md.) Kadınlar ve erkekler eşit haklara
sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. (Ek
cümle: 12/9/2010-5982/1 md.) Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine
aykırı olarak yorumlanamaz.
(Ek fıkra: 12/9/2010-5982/1 md.) Çocuklar, yaşlılar, engelliler, harp
ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak
tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz.
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde
eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.”
Anayasamızda her vatandaşın eşit olduğu yazıyor ancak gelin görün ki bir
engelli vatandaş olarak ben bu eşitliği yaşamımda bir gün dahi göremedim.
Anayasamızda ki bu eşitlik maddesine “engelli” kelimesinin eklenmesiyle bizlere pozitif ayrımcılık
yapılmasını sağlam temellere oturtanlara, “Ben
bu eşitliği, bu pozitif ayrımcılığı yaşamımın hiçbir alanında neden
göremiyorum? Bu maddeler kâğıt üzerinde kalması için mi çıkarıldı?” diye
sormak istiyorum.
Engelli kanununun çıkmış olduğu 2005 yılından önceki yapılan
uygulamaları ve düzenlemeleri kenara bıraktık. 2005 yılından sonra erişilebilirlik
ile ulaşılabilirlikle ilgili yapılanlara bakıyorum ve kaplumbağa misali yol
aldığımızı görüyor ve üzülerek kahroluyorum.
Her gün evimden çıktıktan sonra dönene kadar gerek kamu kurum ve
kuruluşları olsun gerekse de özel kuruluşlar olsun nereye gidecek olsam mutlaka
sorunlarla karşılaşıyorum. Bir tek sorunla karşılaşmadığın gün var mı diye
soracak olsanız cevabım kocaman bir HAYIR
olacaktır. Aklınıza gelebilecek gerek kapalı gerekse de açık alanlarla ilgili neresi
varsa gözünüzün önüne getirin hiçbir yer engellilerin kullanımına uygun değil.
Henüz yeni yapılmış kamu kurum ve kuruluşları ile özel kuruluşlara ait
kapalı ve açık alanların dahi engellilerle ilgili TSE Standartlarına uygun yapılmadığını
görüyor ve üzülerek kahroluyorum.
Kahroldukça isyan ediyor ve haykırmak istiyorum. Anayasanın eşitlikle
ilgili maddesiyle bizlere sağlanan pozitif ayrımcılık nerede? Kim aldı, kim
sakladı ya da kim kaybetti bu yasalarımızı?
Bunları düşündükçe yüreğim kabarıyor ve içimden haykırıp duruyorum.
Bir engelli vatandaş olarak bu ülkenin vatandaşıysam insanlara sunulan hizmetlerden
neden eşit şekilde faydalanamıyoruz? Neden yasal haklarımızı yerine getirmiyorsunuz?
Neden bunları uygulamıyorsunuz?
Bizleri görmezden gelmeye devam ettiğinize göre, sorunlarımızı duymazdan
gelerek kulak ardı ettiğinize göre, yasalarımızı sümen altı edip
uygulamadığınıza göre soruyorum sizlere, “Bu
ülkede ben kaçıncı sınıf vatandaşım?” Evet, kaçıncı sınıf vatandaş olduğumu
bilmek istiyorum?
Bunu bilen yetkililer cevap versin lütfen... Bu cevabı ister bakan,
ister milletvekili, ister vali, ister belediye başkanları, kısacası seçilmiş
veya atanmış hangi yetkili vermek isterse verebilir.
Hangisi verirse versin, beni memnun edecek, beni ikna edecek bir cevap
vermelerini bekliyorum.
Bu soruma onlardan cevap istemekte en doğal hakkım.
Nasıl olsa özel günlerde, özel haftalarda ya da bizlerle
karşılaştıklarında bizlere “Sizleri çok
seviyoruz, siz başımızın tacısınız.” diye söylüyorlar.
Vereceğiniz cevaplarda öyle cak'lı, cuk'lu cevap olmasın ama... Açık ve
net bir cevap olsun... Madem beni seviyorsunuz, beri gelinde bu soruma bir
cevap verin lütfen?
Sözün özü olarak, yetkili yetkisiz mevkisi makamı ne olursa olsun herkes
bizi özel günlerimizde ya da karşılaştıklarımızda sevdiklerini söylüyorlar ya…
Gerçekten sevip sevmediklerini bilmiyorum ama ben onları çok seviyorum. Hatta
onların beni sevdiklerinden daha çok seviyorum. İnanın bu sözüme onları çok
seviyor ve onlar için her gün Allaha dua ediyorum. Benim yaşadığım iyi veya
kötü olayları ve sorunları sevdiğim bu insanlarla paylaştırsın diye dua
ediyorum. Beni bu sevdiklerimden ayrı bırakmasın ve neyim varsa onlarla
birlikte yaşayayım diye dua ediyorum. Ne demişler “Sevinçler paylaştıkça çoğalır, üzüntüler paylaştıkça azalır.”
Ben de bana üzüntü yaşatan bu sorunlarımı onlarla paylaşmak için dua ediyorum… Ne dersiniz dua etmekle kötümü ediyorum?
Yorumlar
Yorum Gönder