Bugün yazımda son birkaç
yıldır Malatya’nın cadde ve sokaklarında yapılan alt yapı, üst yapı
çalışmalarında, belediyeye bağlı birçok sosyal tesis projelerinde imar durumunu
şekillendiren ve söz sahibi olan bir zat-ı muhterem mimar yetkilinin
engellilere karşı pozitif olması gerekirken olumsuz olan bakış açısını ve güzel
projelerde engellileri düşünmeyerek ayrımcılık yaptığını yazacağım.
Bu kişi 2010 ile 2014
yılları arasında Malatya Belediye Başkan Danışmanlığı ve Proje Geliştirme
Merkezi Koordinatörlüğü görevlerinde bulundu. Son yapılan yerel seçimlerden
sonra ise Malatya Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı olarak görev
yapmaya başladı. Bu kadar kısa bir girişle kimden bahsettiğimi anladınız.
Bu zat-ı muhterem mimar olan
şahısın adı Zeki Sarılar’dır.
Malatya’da göreve başladığı
2010 yılından itibaren Malatya’yı “Rüya
şehir yaratacağız” diyerek birçok projeyi hayata geçiren nam-ı değer mimar
Zeki Sarılar’dan bahsedeceğim.
Bu kişinin yapmış olduğu projelerle
engellileri nasıl mağdur ettiğini ve şehrin erişilebilirliği anlamında
sorunlara çözüm getirici projeler hazırlaması gerekirken sorunların devam etmesine
değineceğim. Anayasanın eşitlik maddesiyle pozitif ayrımcılık yapması
gerekirken tam aksine yaptığı projelerde negatif ayrımcılık yaptığına değineceğim.
Bu zat-ı muhterem mimar Zeki
Sarılar ile ilk tanışmamız ve muhatap olmamız Malatya Belediye Başkan
Danışmanlığı ve Proje Geliştirme Merkezi Koordinatörlüğü görevine başladığı
aylarda Malatya’nın tüm cadde ve sokaklarında yapılan yol ve kaldırım
yenilenmesi esnasında oldu. Yapılan yaya kaldırımlarında tekerlekli sandalyeli
engellilerin kullanımı için standartlara uygun rampa yapılmasını beklerken bir
başka sorun yaşamamıza neden olmuştu. Tekerlekli sandalyeli engellilerin yaya
kaldırımına yapılan rampalara ulaşması için önce yaya kaldırımlarının tamamının
etrafına yapılan su oluklarını geçmesi gerekiyordu.
Bu konuda defalarca hata
yapıldığını olukların konulmasının büyük sorun olduğunu ve mutlaka kaldırılması
gerektiğini ya da kaldırılmayacaksa da rampa konulan yerlerde ki olukların
üzerinin kapatılması gerektiğini gerek belediye başkanımıza gerekse de zat-ı
muhtereme bildirdik. Hiç unutmuyorum bu konuyla ilgili dernekte arkadaşlarımın ve
müteahhit firmaların yetkililerinin yanında telefon açıp oluklar hakkında
konuştuğumda bana, “Ben bir tekerlekli
sandalyeye oturup denedim, biraz sarsıntılı olsa da oluktan geçtim” dedi. Duyduğum
sözlerle neye uğradığımı şaşırmış bir halde kendisine, “Zeki bey, şu an dernekte tekerlekli sandalye kullanan beş arkadaş
bulunuyor, buyurun gelin bir bakın hiç birimizin konumu ve engelliliği aynı
değil. Siz kol kuvvetiyle geçebilirsiniz ancak sizin geçmeniz tüm
engellilerinde geçebileceği anlamı taşımaz. Standartlara uygun yapmış olsanız
hepimizde rahatlıkla kullanacağız” dedim.
Uzun uğraşmalar sonucunda
yeni yapılan kaldırımların kenarına su olukları konulmaktan sözüm ona vazgeçildi.
Vazgeçildi diyorum sanmayın ki sorun bitti. Bilakis sorun başka şekillerde
devam ettirilmeye başlandı. Birçok cadde ve sokaktaki kaldırımların kenarı bir
defa oluk yapılmıştı. Onların üzerinin kapatılmasını söylememize rağmen halen kapatılmadı.
Yeni yapılan kaldırımlarda oluklar sözde iptal edilerek konulmadı ancak gelin
görün ki işin sadece adı ve şekli değiştirilerek devam ettirilmeye başlanıldı. Bununla
birlikte bu defada birçok yerde 3-5 santim yüksekliğinde kot farkları konulmaya
başlandı. Kaldırıma çıkacak yer bulsan inecek yer bulamıyorsun, inecek yer
bulsan çıkacak yer bulamıyorsun.
Bu olaydan sonra belediyeye
bağlı konferans salonunun tadilatı esnasında bu zat-ı muhteremin engellilere karşı
bakış açısının çağdışı olduğu, pozitif değil negatif olduğu ortaya çıktı. Konferans
salonu girişinde bulunan rampa daha önceki belediye başkanı döneminde iki defa
yapılmasına rağmen standart olmadığından iki kişinin yardımı ile çıkılıyordu. Bina
içinde de bulunan rampada uygun değildi. Tadilat başladığında sevinçle
beklemeye koyulduk. Artık bir sorundan daha kurtulacak ve yapılan toplantılara
kimseden destek almadan gidip geleceğiz diye bekledik. Gelin görün ki
beklentimiz boşa çıkmıştı.
Tadilat bittiğinde sadece
rampanın mermerlerinin döşenmesinin kaldığı esnada binaya bakmaya gidince
şaşkınlık geçirdik. Çünkü var olan rampanın aynı ölçüsünde yenisinin yapıldığını
gördük. Bina sorumlusu ve ustalarla rampanın standartlara uygun olmadığını ve
düzeltilmesi gerektiğini söylediğimde, “Projeyi
hazırlayan mimar böyle yapılmasını çizmiş. Biz projede ne yazılmışsa onu
yapabiliriz.” dedi. Projeyi kim hazırladı diye sorduğumda bu zat-ı
muhteremin adını verdiler. Hemen kendisini arayarak, “Zeki bey, yapılan bu rampanın uygun olmadığını gördüm. Engelli rampa
ölçüsünün ne kadar olduğunu biliyor musunuz? Sizce bu rampa standart ölçülerde
mi? Bunun eğimi ne kadar biliyor musunuz?” dedim. Bana verdiği cevap halen
kulaklarımdadır. “Yapılan rampanın eğimi
yüzde 20’dir. Engelli rampa standart ölçüsü yüzde 8 olacak. Ancak orada yeterli
alan olmadığından bu şekilde yaptık” dedi.
Duyduğum sözlere hayret
ettim. Yeterli alan yok dediği yerde dünya kadar yer bulunuyor ve yüzde 20
eğimle rampa yapıldığını açıkça da söylüyordu. Telefonda rampanın uzatılmaması
halinde belediye başkanını arayacağımı belirtince gerekli talimatı vereceğini
söyledi. Daha sonra bittiğinde rampanın yüzde 10-12 gibi bir eğime
düşürüldüğünü gördük.
Bu olaydan sonra belediye
başkanımızla birlikteyken bir iki defa kendisi de orada bulununca açıkçası
şikâyet ettim. Galiba ben şikâyet ettikçe zat-ı muhteremin engellilere karşı
olumsuz düşüncesi gittikçe artarak bizlere düşman oldu.
Engellilere yarattığı
sorunlar elbette bu kadar da değil tabii ki. “Rüya şehir yaratacağız” diyen zat-ı muhterem tarafından
projelendirilen Çarmuzu-Kiltepe, Yeşiltepe, Melekbaba ve Salköprü Semt
Konaklarında da engellilerle ilgili hiçbir standarda uyulmamıştı. Bu semt
konaklarıyla ilgili 05.05.2016 tarihli “Göz
Yumacaklarını Sanmıyorum” başlıklı yazımda değinmiştim.
Büyükşehir Belediyesi
yanında ki Sanat Sokağı’nda yapılan sosyal tesislerin bir tanesinde dahi
engellilerle ilgili hiçbir standarda uyulmamıştı. Bu güzel projede yer alan
sosyal tesislerde de engellilerin istifade edebilmesi imkânsızdı. Buradaki
binaların girişleri uygun olmadığı gibi üst katlara ise asansör konulmadığı
için çıkmak imkânsızdı.
Hürriyet (İsmetpaşa)
Parkında yapılan tadilatta ise yeni konulan engelli wc’sini incelediğimde
kapının içeriye açılır yapılması nedeniyle sandalyeli bir engelli kullanmak
istediğinde “Yiğidin malı meydandadır”
sözünde olduğu gibi kapı kapatılamadığından ulu orta ihtiyacını gidermek
zorundadır. Aynı durum parkın içerisinde yapılan belediyeye ait şirket
tarafından işletilen restaurantın wc’sinde de mevcut. Yani yemeğini yedin içtin
ve lavaboya gidip elini yıkamak ya da ihtiyacını gidermek istediğinde kapıyı kapatman
imkânsızdır. Aynı restaurantın içinde bulunan asansör girişine konulan eşikten
geçmek imkânsız olduğu gibi bina girişinde bulunan iki rampanın uygun
olmadığını görünce orada bulunan bir yetkiliye söylemiş ve olması gereken eğimi
açıklamıştım. En son gittiğimde rampalardan birinin düzeltildiğini sorunun
giderildiğini görmüştüm.
Kernek Külliyesi’nde bulunan
tuvalette de standartlara uyulmamıştı. Yine burada da sandalyeli bir engelli
içeriye girdiğinde kapıyı kapatması imkânsızdı.
Bunlarla birlikte 2013
yılının başlarından itibaren Malatya Milletvekili Öznur Çalık’ın, Mustafa
Şahin’in, dönemin İl Başkanı ve şu anki Gümrük ve Ticaret Bakanı olan Bülent
Tüfenkçi’nin ve Belediye Başkanı Ahmet Çakır’ın engelli camiasına karşı
Malatya’da engellilerin birçok sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlerini daha
sağlıklı yapabileceği bir “Engelliler
Sarayı” yapılması sözü vardı. Verilen bu söz defalarca değişik ortamlarda
verilmiş ve basında da yer almıştır.
Ayrıca 19 Nisan 2013
tarihinde dönemin ASP Bakanı Fatma Şahin’in katılımıyla TSD Malatya Şubesi
olarak Sosyal Destek Programı (SODES) kapsamında hazırlamış olduğumuz “Sporla
Engelleri Aşıyorum” isimli projenin açılışı ile aynı zamanda derneğimizin 19.
Kuruluş Yıldönümü etkinliğini yaptığımız Malatya Park AVM’de ki programda
yapmış olduğum konuşma üzerine de tekrar sözler verilmişti. Bu sözler dışında
birkaç defa daha belediye başkanımıza bu projeyi sorduğumuzda ve başlama tarihi
hakkında bir söz vermesini istediğimizde hep projenin hazırlandığını ve en kısa
sürede başlanacağını söyledi.
Milletvekillerimizin ve
belediye başkanımızın vermiş olduğu sözlerin üzerinden tam tamamına 3,5 koca
yıl geldi geçti. Bu sözlerin yerine gelmemesinin en büyük nedeni işte bu zat-ı
muhteremdir. Çünkü edindiğim izlenimler ve aldığım duyumlara göre bu zat-ı
muhteremin bir huyu kendine ait olmayan hiçbir proje fikrini sahiplenerek
hazırlamıyormuş. Buna birde engellilere karşı olumsuz olan bakış açısını
eklerseniz olacağı budur işte.
O dönemde il başkanı olan ve
şu anda ise Gümrük ve Ticaret Bakanı olan Bülent Tüfenkçi’nin,
milletvekillerimiz Öznur Çalık ile Mustafa Şahin’in ve Büyükşehir Belediye
Başkanımız Ahmet Çakır’ın verdikleri sözün 3,5 yıldır ortada kalmasına neden
olan ve yerine getirilmesini sümen altı ederek projeyi hazırlamayan bu zat-ı
muhtereme ne yaparlar bilmiyorum. Ancak bildiğim tek şey var ki bu zat-ı
muhterem mimarın kesinlikle engellilere karşı olumsuz bakış açısının
değişmeyeceğidir.
Henüz yeni tamamlanan ve
hizmete giren Nikâh Sarayının da engelli standartlarına uygun olup olmadığını
merak edip dururdum. Geçtiğimiz günlerde sırf bu konudaki merakımı gidermek
amacıyla gidip baktım. Genel olarak çok güzel görünüme sahip bir proje
yapılmış. Beğenilmeyecek gibi değil. Ancak gelin görün ki ne kadar güzel olursa
olsun her zaman dediğim gibi bir engelli vatandaş olarak ben kullanamadıktan
sonra benim gözümde hiçbir değeri olmuyor. Çünkü koca binanın önünde sadece bir
tek rampa yapılmış ve o da standart dışı olmuş. Düğün salonu kısmının arka
giriş kapısında rampa yoktu. Bunun dışında tuvaletleri incelediğimde üç
tuvaletten sadece birinin engelliler için yapılmış olduğunu gördüm. Ancak gelin
görün ki orada da hayal kırıklığı yaşadım. Çünkü akülü tekerlekli sandalyem ile
girdiğimde kapıyı kapatmanın imkânı yoktu. Kapıyı kapatamadığım gibi klozeti de
kullanmam imkânsızdı. O kadar güzel yapılmış olan binada yine engelliler hiçe
sayılmış ve yasalar uygulanmayarak göz ardı edilmişti.
Bununla birlikte evlenmek
isteyen tekerlekli sandalyeli engellilerin nikâh masasının konulduğu yere
çıkmaları da imkânsızdı. Geçtiğimiz günlerde tekerlekli sandalyeli iki engelli
arkadaşımız nikâh için gittiklerinde yere normal sıradan bir masa konularak
işlemleri yapılmıştı.
Yapmış olduğu bazı projeleri
ise Yaşam ve Spor Merkezi gibi yerinde görüp inceleme yapamadığımdan oralarda
sorunlar var mı, yok mu bilemediğim için değinemiyorum. Yerinde inceleyemediğim
diğer projelerde ise herhangi bir sorun olmamasını aksine sorunsuz yapılmış
olmasını tüm yüreğimle diliyorum.
Bu arada şunu da belirteyim
ki benim bu zat-ı muhteremin kişiliğiyle ve karakteriyle ilgili herhangi bir
sorunum yok. Sorunumun olmasına da imkân yok zaten. Yapmış olduğu projelerin
birçoğu elbette güzel olmuştur, bunu inkâr edecek değilim. Ancak bu zat-ı
muhterem ne kadar güzel projeler yaparsa yapsın, ne kadar güzel eserler ortaya
koyarsa koysun eğer o projelerde bir engelli olarak ben ve benim gibi olan
arkadaşlarım istifade edemiyorsa işte o zaman benim gözümde onların hiçbir
değeri olmayacaktır. İsterse o projeler dünyanın harikalarından biri olsun
benim için hiçbir değeri olmaz.
Sözün özü olarak, buradan
çok sevdiğim Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Ahmet Çakır’a şunu söylemeden
geçemeyeceğim… “Sayın başkanım, bu zat-ı muhterem tarafından yapılan
engellilerle ilgili belirttiğim olumsuz düzenlemeleri istediğiniz zaman gerek
basınla, gerekse de noterle birlikte inceleme yapabiliriz. Şahsınıza daha
önceleri de söylediğim gibi size engelli konularında ve düzenlemelerinde
sağlıklı bilgiler verilmiyor. Bu zat-ı muhteremin ya da bir başka çalışanınızın
yapmış olduğu olumsuzluklar onlara değil ama başkan olmanız nedeniyle size
yansımakta ve yansımaya da devam etmektedir. Gelin artık el ele, omuz omuza
verip şu Malatya’yı diğer şehirlerin örnek alacağı engelsiz bir Malatya
yapalım. Bunun yolu da zat-ı muhteremle ilgili gerçeği görmenizden ve
engellilerle ilgili yasal mevzuatlarla birlikte erişilebilirlik ve
ulaşılabilirlik konularında uzman olan şehir plancısı mimar ve mühendisleri
görevlendirmenizle olacaktır.”
22-30.09.2016 / Malatya Söz Gazetesi
Yorumlar
Yorum Gönder