1994-2015 yılları arasında
TSD Malatya Şubesi Başkanlığı yaptığım sürede engellilerin yasal haklarıyla
ilgili birçok toplantıya katılarak yasa önerilerinde bulunan biri olarak ve
engellilerin ihlal edilen, gasp edilen birçok hakları için yasalar çerçevesinde
her türlü mücadele eden ve halende etmeye gayret eden biri olarak bende bazı
kurumlarda düşünce engelli görevliler nedeniyle sorunlarla karşılaşıyor ve
yaşıyorum. Son bir yıl içerisinde sorun yaşadığım/ız kurumun başında Malatya
SGK Kurumu gelmektedir.
2008 yılından babamın vefat
ettiği 26 Temmuz 2015 tarihine kadar babamın üzerinden sağlık güvencesinden
faydalanmaktaydım. Babamın vefat etmesiyle ondan bana bağlanacak olan maaş için
evrak işlemi yapmak amacıyla ilimizde ki SGK’ya başvuru yaptım. Başvuru
yapmadan öncede herhangi bir yanlışlık ve eksiklik yapmamak amacıyla
mevzuatları açıp okudum. Birkaç gün sonra, “Bir
evrakınız var, gelip bu yazıyı alarak hastaneye gidip rapor almanız gerekiyor”
diye bir telefon gelince şaşırdım ve şaşkın bir halde kuruma gittim.
Kurumun ilgili birimine
gittiğimde bayan bir görevlinin “Bu
evrakı alarak hastaneye gitmeniz ve yeniden rapor almanız gerekiyor” sözleriyle
karşılaştım. Görevliye babamın vefat etmesiyle benim sağlığımda bir düzelme
olmadığını ve bu nedenle yeniden rapor istenmesinin gereksiz ve haksız olduğunu
belirttim ancak açıklamamı kabul etmeyince tartışmaya başladık. Deyim
yerindeyse görevliye laf anlatana kadar deveye hendek atlatılırdı. Tartıştığım
bayan görevliye Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Emeklilik Hizmetleri Genel
Müdürlüğünün 22.06.2013 tarih ve 2013/26 sayılı 4/1-(a) ve 4/1-(b)
Sigortalıların İlişkin Tahsis Uygulamaları başlıklı genelgesinin 17.Maddesinde “Uygulamada yapılan değişiklikle, sigortalının sağlığında bakmakla
yükümlü olduğu malul çocuğun mevcut sağlık kurulu raporu, Kurum Sağlık
Kurulunca kontrol muayene tarihi belirlenmemiş ise, sigortalının ölümü ve malul
çocuğun ölüm gelir/aylığı talebinde bulunması halinde, rapor tarihine bakılmaksızın
aylık bağlama işlemlerinde dikkate alınacak ve malul çocuklardan yeni bir rapor
istenmeyecektir. Ölüm aylıkları ölüm tarihini takip eden aybaşından
başlatılacaktır.” maddesini ne kadar izah etmeye çalıştıysam da edemedim. Tartışmanın
uzaması üzerine bayan görevli müdür Ayten Kara’nın izinde olduğunu ve pazartesi
günü geleceğini belirterek konuyu onunla görüşerek beni bilgilendirmek için
arayacaklarını söylediler.
Kurumdan çıktıktan sonra SGK
Genel Müdürlüğünü aradım doğrudan 22.06.2013 tarih ve 2013/26 sayılı genelgeyi yazan
görevli Nergis Şimşek ile görüşerek konuyu anlattım. Konuyu dinler dinlemez bana
hak vererek, “Genelge’de her şey açıkça
yazılı, anlaşılmayacak bir durum yok. Sizi hastaneye sevk etmeleri yanlıştır.
Gidin bu konuyu tekrar söyleyin anlamazlarsa beni aramalarını söyleyebilir ya
da onların yanında siz arayabilirsiniz. Hatta bu konulara il müdürünüz Ayten
Hanımda bilgi sahibi, eminim o gerekeni yapar” dedi.
Pazartesi günü onların
aramasını beklemeden gittim. Aynı görevliler “Biz arayacaktık sizi neden geldiniz ki?” dediler. Yine aynı
şekilde tartışma çıkınca doğruca müdürün katına çıkarak müdür ile görüşmek
istediğimi belirttim. Ben müdürle konuşurken tartıştığım görevli elinde
dosyamla geldi ve konuya müdahale etmeye çalıştı. Sonuçta orada da bir tartışma
yaşamamız üzerine müdüre olanı detaylıca anlatıp genelge ile Ankara’daki
görevliyle yaptığım görüşmeyi de anlatınca konuyu anladı ve gerekli işlemin
yapılması için talimat verdi. Bu birinci yaşadığım sorundu.
Aradan bir yıl geçtikten
sonra 04.08.2016 tarihinde, “26.07.2015 tarihinde vefat eden babam Sadık Koyun’dan yetim aylığı
almaktayım. Yüzde 80 oranında ağır engelli olduğumdan 2022 sayılı 65 Yaşını
Doldurmuş, Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması
Hakkında Kanundan doğan farkın maaşıma eklenerek ödenmesi için gerekenin
yapılmasını arz ederim.” diye yazdığım dilekçeyle tekrar bu kuruma gittim. Daha önce ki gibi herhangi
bir sorun yaşanmaması amacıyla da doğruca SGK Müdürü Ayten Kara ile görüşmeye
gittim.
Personellerden önce müdürün
yanına gitmemin nedenini açıklayayım. Engin Bezenez adlı arkadaşımızda 1 yıl
önce benim yazdığım aynı dilekçeyle başvuru yapmıştı. Yasal hakkını alması
amacıyla başvuru yapan arkadaşımız deyim yerindeyse futbol topu gibi SGK
tarafından oradan oraya savrulup durdu. SGK’dan maliyeye, maliyeden Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfına, vakıftan tekrar SGK’ya savrulup duran
arkadaşımız tam üç defa vakıfa yönlendirildi. En sonunda vakıftaki görevlilere
isyan etmesiyle oradaki görevlilerin SGK Müdürüyle görüşerek yapılan hatayı
anlatmasıyla sorun gideriliyor. İşte bende aynı sorunları yaşamamak amacıyla
doğruca müdürün yanına gitmiştim.
Görevliler dilekçemi alarak müdüre
gösterdikten sonra onun talimatıyla ilgili başka bir görevliye beni götürdü.
Evrakımı alıp işleme koyacaklarını ve tarafıma haber verileceğini söylediler.
İki gün kadar sonra SGK Evrak Takip Sisteminde T.C Kimlik numaramla kontrol
ettiğimde …. kayıt numarasıyla sisteme işlendiğini gördüm ve beklemeye başladım.
Bir süre sonra eve bir yazı
geldi, başlığına dikkat etmeden baktım yazımın gerekenin yapılması amacıyla
sevk edildiğini okudum. Bir ay geçtikten sonra bir gelişme olmayınca gidip
sorayım dedim. Görevliler sistemde bakıp hâlâ işlemde görülüyor, biraz gecikme
olabilir dediler. Bunun üzerine 15.08.2016 tarihine kadar bekledim. Eve gelen
yazıyı yanıma alarak kuruma gidip sorayım dedim. Yazıya tekrar göz attığımda
başlığı görünce hayretler içerisinde kaldım. SGK müdürlüğüne verdiğim yazımın
Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğüne yollandığını gördüm. SGK’ya gidip
görevlilere bu durumu sordum ve bir yanlışlık yapıldığını yazımın orayla alakasının
olmadığını belirttim. Görüştüğüm görevliler konuyu bir diğer görevli ile
değerlendirip haber edeceklerini belirterek telefon numaramı aldılar. Oradan
çıkar çıkmaz yazımın yanlış yapılarak ASP Müdürlüğüne yollanmasına rağmen neden
bir cevap verilmediğini öğrenmek için gidip sorayım dedim. Oraya gittiğimde
evrak işlemlerine bakan görevliler kayıtlara bakıp yazıda ki konunun kendi
kurumlarıyla alakası olmadığından 11.08.2016 tarihinde Battalgazi Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfına gönderildiğini söylediler.
Buradan aldığım yanıtla
artık gerilmeye başlamıştım. Mesai saati bittiğinden bir gün sonra sabah
doğruca vakıfa gittim. Orada ki görevlilerle görüşünce dosyamın kendileriyle de
alakası olmadığı için herhangi bir yanıt vermediklerini söylediler. Güler
misin, ağlar mısın dedikleri bu olsa gerekti. Duyduğum sözlerle tamamen
gerilmiştim artık. Engin Bezenez adlı arkadaşın yaşadığı sorunu yaşamamak
amacıyla müdüre gitmiş ancak yine arkadaşımızın yaşadıkları sorunun aynısını
yaşamaya başlamıştım. Vakıftan çıktıktan sonra SGK müdürü Ayten Kara’nın yanına
gittim ve sorunu anlattım. Anlatır anlatmaz sorunu anladı ve personellerin
hatası olduğunu söyleyerek gereken işlemi hemen yaptıracağını söyledi.
Kendisine kurum personellerinin engellilere her zaman sorun yaşattıklarını ve
bunu da her yerde dile getirdiğimi söyledim. Kendisi de bana sorun olmaması
için her zaman personellere eğitim verdiklerini belirterek buna rağmen böyle
şeylerin olmasına üzüldüğünü söyledi. Sonuçta sorunumu müdürün desteğiyle
çözüme kavuşturdum.
Sözün özü olarak, SGK’yla ilgili yaşadığımız her sorunu müdür Ayten Kara’nın (ki yaşadığım iki sorunu da çözüme kavuşturduğu için kendisine ayrıca çok teşekkür ediyorum.) yanına gidip çözeceğiz anlaşılan. Eğer müdürle her işimizi ve sorunumuzu halledeceksek orada görev yapan müdür yardımcılarının, şeflerin, memurların ne işleri var o zaman. Kendi kurumlarıyla ilgili mevzuatları ve uygulamaları bilmiyorlarsa neden o masaları işgal ediyorlar ki. Bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıp derler. Masalarında bulunan bilgisayarlar ne işe yarıyor, dünya artık bir tuşun ucunda. Açarsınız interneti yazarsanız istediğiniz konuyu, bulur ve bakıp okuyarak öğrenirsiniz. Anlaşılan o ki SGK’yı kendi mevzuatlarından bihaber olan personeller ordusu kaplamış. Bunun dışında Battalgazi Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfındaki görevlilerin yaptığı da işgüzarlıktan başka bir şey değil. Evrakın kendileriyle ilgisi yok diye cevap yazmamaları saçmalık açıkçası. Buradan vakıf müdürü Adnan Fırat’a seslenerek, “Evrakın sizlerle ilgisi yoksa neden SGK Kurumuna ya da bana bilgi vermiyorsunuz? Eğer evrakı geri yollamış olsaydınız 3 aydır beklemeyecek ve yapılan yanlışlık da çoktan ortaya çıkacaktı” diye sormak istiyorum. Bu kadar engelli mevzuatlarını iyi bilen ve konulara hâkim olan biri olarak bana dâhi sorun yaşatan bu kurum personelleri artık herhangi bir yasal hakkını, izleyeceği yolu bilmeyen engelli arkadaşlarıma neler yaşatıyorlardır düşünmek istemiyorum.

Yorumlar
Yorum Gönder