25 Ekim’de akşam saatlerinde
haber sitelerinde yer alan bir haberin başlığı dikkatimi çekince açıp okudum… Haberin
başlığında “Mendil Satan Engelli
Vatandaşa Otomobil Çarptı: 1 Ölü” diye yazıyordu…
Daha başlığı okur okumaz
bundan 4 yıl kadar önce 2012 yılı Kasım ayında yine Ankara’da trafik kazasında
hayatını kaybeden Nevzat Özyavuzer
adındaki engelli kaderdaşımızın olayını hatırladım…
Öfkeli ve kızgın bir halde
duygulanarak haberi okudum…
“Mendil Satan Engelli Vatandaşa Otomobil Çarptı: 1 Ölü”
“Ankara'da geçimini mendil
satarak sağlayan engelli vatandaş, yabancı plakalı bir aracın çarpmasıyla
hayatını kaybetti…
Başkent'te yabancı plakalı
bir otomobilin çarptığı mendil satan engelli vatandaş hayatını kaybetti.
Kaza, saat 17.30 sıralarında
Ankara'nın Çankaya ilçesinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Türkocağı
Caddesi üzerinde seyir halinde olan ve kimliği öğrenilemeyen yabancı plakalı
özel otomobilin sürücüsü, yolda tekerlekli sandalyesiyle mendil satan engelli
vatandaşa çarptı.
Çarpmanın etkisiyle vatandaş
tekerlekli sandalyesiyle birlikte yaklaşık 25 metre ileriye savruldu.
Vatandaşların ihbarı üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri intikal etti.
Sağlık ekipleri vatandaşın
olay yerinde hayatını kaybettiğini belirledi. Ceset, savcının incelemesinin
ardından Adli Tıp Kurumu'nun morguna kaldırıldı.
Polis, kazayla ilgili
soruşturma başlattı.” diye yazıyordu… Haberle birlikte kullanılan resimlerde
yolun bir tarafında devrilmiş vaziyette ki tekerlekli sandalye görünürken ondan
birkaç metre ileride de hayatını kaybeden engelli vatandaşın cansız bedeni
görülüyordu…
Haberin içerisinde hayatını
kaybeden garibimin adı dahi tespit edilerek yazılamamıştı…
Hiç
düşündünüz mü trafik kazasıyla hayatını kaybeden bu engelli arkadaşımız kaldırımlar
duruyorken neden yolda gidiyordu? Tekerlekli sandalyesi ile keyfinden mi yolda
gidiyordu?
Kaldırımlarda
her insan gibi sağlıklı bir şekilde gitmek dururken yolun ortasında zehirli
egzoz dumanları ile ölüm saçan araçlar arasında adrenalin yaşamak istediği için
mi gidiyor dersiniz?
Yarın ki
haber başlıklarında hangi engelliyi göreceğiz merak ediyorum…
Sırada hangi
engellimiz var? Sıra bende mi, sende mi hangimizde?
Sırada ben,
sen, o hangimiz varsak bilemiyoruz ancak birçoğumuzun sonu da bu engelli
arkadaşlarımızın ki gibi olacağı kesin...
Uygulanmak
ve sorunlara çözüm getirmek amacıyla çıkarılan ancak bir türlü uygulanmayan ve
görmezden gelinen yasalar nedeniyle erişilebilir ve ulaşılabilir olarak standartlara
uygun yapılmayan kaldırımlar, yollar, ulaşım araçları daha çok engellilerin canını
alacağa benziyor…
Çünkü bu
ülkede engellilerle ilgili çıkarılan yasalar sümen altı edilmek için, görmezden
gelinmek ve kâğıt üzerinde kalması için çıkarılıyor galiba...
Baksanıza
21.yüzyılda bilgi ve uzay çağında olmamıza rağmen her yerel seçimlerinden sonra
onlarca defa sökülüp yapılan kaldırımlarımız halen engellilerin kullanımına
uygun olarak yapılmıyor…
2005 yılında
çıkarılan 5378
Sayılı Engelliler Kanununun geçici 2 ve 3’üncü maddeleri kamu kurum, kuruluş ve
özel kuruluşların kamuya açık olan kapalı veya açık alanlarında engellilerle
ilgili erişilebilirlik ve ulaşılabilirlik düzenlemelerine zorunluluk
getirmesine rağmen bu konularda
bir arpa boyu yol alamadık...
Engelliler konusunda yasaların olmasına rağmen uygulama
safhasında ise olduğumuz yerde saymaya devam ediyoruz… Bunun nedenlerinin
başında da halen engellilere karşı negatif bakış açısına sahip seçilmiş ve
atanmış idarecilerin olması geliyor… İdareci derken bunların içerisine ister seçilmiş
siyasetçileri, ister atanmış bürokratları, ister bakanları, müsteşarları,
valileri, belediye başkanlarını, mimarları, mühendisleri aklına gelebilecek kimi
isterseniz koyabiliriniz…
“Eller
gidiyor aya biz gidiyoruz yaya” sözü tamda
bizim bu yasaları uygulamayan yetkililerimiz için söylenmiş sanki... Ne diyelim
ki hayatını kaybeden arkadaşımızın haberinin yer aldığı karedeki resim yasaları
görmezden gelerek uygulamayan ve duyarsız olan tüm yetkililere utanmaları için
kapak olsun diyeceğim ancak biliyorum ki onların birçoğunda utanma duygusu da
yok… Çünkü utanma duygusu olmuş olsaydı 12 yıldır var olan yasaları uygulayarak
erişilebilir ve ulaşılabilir standartlarda şehir planlaması yaparlardı… Bu
sayede engellilerde insan onuruna yaraşır bir şekilde yaşayarak hayatlarını
böyle trafik kazalarında kaybetmezlerdi...
Sözün özü
olarak, bu arada haberi okuyanların arasında bazı kişilerinde, “Engelli dediğin evde oturur dışarıda ne
işi vardı ki çıkmış. Birde haline bakmıyor mendil satıyormuş, ne yapacaksa…” gibi
düşünenler ve söylenenler olduğunu tahmin ediyorum…
Unuttuğunuz bir şey var o da engellilerinde herkes gibi etten kemikten oluşan ve duyguları olan canlı bir insan olduğudur… Engelli olduğumuz için toplum içine çıkmak, insanlarla aynı havayı solumak, birlikte oturup kalkmak, konuşmak hakkımız olmayacak mı? Engellide olsak tüketen değil üreten bir insan olarak kendi ayaklarımızın üzerinde durmak ve kimseye ekonomik anlamda bağımlı olmamak istiyoruz… İşte bu nedenle hayatını kaybeden bu garibimin de kimseye muhtaç olmamak, kendi ayaklarının üzerinde durmak amacıyla mendil sattığı belli… Şimdi sizler cevap verin bana “Görevlerini yerine getirmeyerek yasaları uygulamayanlar mı suçlu yoksa bu şekilde hayatını kaybedenler mi?”

Yorumlar
Yorum Gönder