Her zamanki gibi gün boyu
büromda oturmuş günlük gazeteleri okumuş, gazetede haftalık yayınlanmakta olan
köşe yazımı ve üzerinde çalıştığım yeni kitaplarımla ilgili yazılar yazmış,
gelen arkadaşlarımla sohbet etmiş ve sonunda akşamı zor ederek yorgun bir
vaziyette eve varmıştım.
Yemeğimi yedikten sonra bu
defada evdeki bilgisayarın başına oturmuş ve yazılarıma devam etmiştim. Sonunda
yorgun argın yatağa uzanmıştım. İlk defa kendimi çok yorgun hissetmiş ve
uzanmamla hemen derin bir uykuya dalmıştım. Hayatımda ilk defa bu kadar derin
bir uykuya daldığımı hatırlıyorum.
Uyanık mıyım, uykuda mıyım
anlayamadım. Derinden bir yerlerde ısrarla çalan kapının zili ve telefonun
sesini duyar gibiydim. Ne olduğunu tam anlayamadan kulağımın dibinde annemin
sesini duyar gibi oldum, “Kalk kapıda
bazı görevlilerle polisler var. Seni soruyorlar ve hemen hazırlanır mı? Ali
beyi almaya geldik dediler.” Gözümü açtım hemen, ne olduğunu anlamamıştım.
Her gün yaptığım gibi hazırlandım ve akülü sandalyeme binip kapıya çıktım.
Yanıma gelen birçok kişi arasında
resmi kıyafetli bir görevli bana bir zarf uzatarak, “Sayın bakanım sizi vilayet makamına götürmek için geldik. Hazırsanız
hemen gidelim.” dediler. Görevlinin konuşmasını dinlerken bir taraftan da
zarfı açarak içinden çıkan yazıyı okumaya başlamıştım.
Başbakanlıktan gönderilmiş
bir yazıydı. Yazıyı okumamla görevlinin sözlerini de dinleyince şaşkınlığım
gittikçe artmıştı. 21 yıl süresince engelliler alanında vermiş olduğum başarılı
mücadelem sayın cumhurbaşkanımızın dikkatini çekmiş ve başbakana benim Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanı olarak açıktan atanmamı önermiş ve başbakanda bunu kabul
ederek benim bakan olarak atanmamı yapmıştı.
Ben hala neye uğradığımı
anlayamamış şaşkınlık geçirmiş bir vaziyetteyken görevlilerin sesiyle kendimi
toparlamaya çalıştım. Şaşkınlığım yerini yavaş yavaş tatlı bir heyecana ve
büyük bir sevince bırakmıştı. Görevliler benim akülü sandalyeli olmam nedeniyle
ulaşımı mı belediyeden getirdikleri asansör tertibatlı minibüs ile sağlayacaklarını
ve ilk olarak valilik makamına ve daha sonra belediye ile ASP kurumuna gidileceğini
söylediler. Görevlilerin arasında ASP İl Müdürü de bulunuyordu.
Valiliğe gittiğimizde ana
kapıda vali bey ve il protokolünün tamamı beni bekliyorlardı. Karşılama ve
tebrik töreninden sonra valiliğe gireceğimiz esnada vali bey, “Sayın bakanım ana kapımız sizin girişiniz için
uygun değil, tekerlekli sandalyeliler için yan taraftaki kapıdan giriş var,
bunun için sizden özür diliyoruz. Hemen talimat verdim ana kapıda gerekli
düzenlemeler yapılacak, kusura bakmayın” dedi. Bunu söylerken de yüzü
renkten renge girip kızararak söylüyordu.
Valilik çıkışında ikinci
olarak Büyükşehir Belediye Başkanlığı ziyaretim oldu. Oraya gittiğimde de bina
önünde yine belediye görevlileri, kalabalık vatandaş topluluğu ile mehter
takımı karşılama yapmıştı. Burada da binaya gireceğimiz zaman belediye başkanı
da mahcup bir şekilde, “Sayın bakanım
tekerlekli sandalye ile yan girişteki rampalı yeri kullanacağız, ana girişte
merdiven olduğundan girişinize uygun değil” dedi. Belediye başkanı da aynı
vali bey gibi mahcubiyet yaşıyordu. Belediye başkanından erişilebilirlikle
ilgili yaşanılan sıkıntılarla ve yapılan çalışmalarla ilgili brifing aldıktan
sonra ASP İl Müdürlüğüne gittik. Giderken halkla iç içe olmak bu sevinci
paylaşmak amacıyla akülü sandalyemle gezerek gitmek istediğimi söyledim.
Bir bakan olarak bana bağlı
olan ilimdeki kuruma ilk ziyaretim olması nedeniyle benim için çok önemliydi.
Beraberimdeki vali, büyükşehir ve ilçe belediye başkanları, kurum müdürleri halkın
içerisinde gezerek ASP İl Müdürlüğüne gittik. Yolda giderken kaldırımlara çıkıp
inerken akülü sandalyemin zorlanmasını ve devrilme tehlikesi yaşadığımı gören
görevliler koşup tutmaya çalışıyorlardı.
Tutmak isteyen görevlilere, “Sakın tutmayın, bu sorunu ben her Allahın
günü yaşıyorum, şimdi tek yaşamıyorum ki” dedim. Yanımda bulunan
görevlilerin tamamı kıpkırmızı kesilerek verecek yanıt bulamadılar.
ASP İl Müdürüne ildeki
engelli dernek yöneticileri ve engellilerle birlikte her engellinin rahatlıkla
ulaşım sağlayabileceği merkezde ki bir lokantada yemekli bir toplantı ve
ardından da onlarla birlikte sinemaya gidilecek gibi program yapması talimatını
verdim. Aradan çok geçmeden il müdürü merkez içinde gerek benim gerekse de diğer
sandalyeli engellilerin rahat girebileceği bir lokanta bulunamadığını ve var
olan iki sinemadan birinde tek salonun uygun olduğunu ancak üç sandalyeli
engelliden fazlasının giremeyeceğini söyleyerek ne yapılması gerektiğini
soruyordu.
Aldığım cevapla vali beye,
belediye başkanlarına, müdürlere dönüp baktım ve “Var olan yasayı dahi uygulamayan, onları sümen altı eden, engellilerin
sorunlarını görmezden gelen sizlere şimdi ne dememi bekliyorsunuz ki?” dedim.
Bakan olduğumdan dolayı
yaşamam gereken o coşkuyu, o sevinci yaşayamamıştım. Bakan olmama rağmen kendi
şehrimde bile erişilebilirlik konusunda çıkarılan yasaların ve standartların
hep göz ardı edildiğini görmek beni çok üzmüştü. Bir engelli olarak yaşadığım
ve bildiğim sorunlarla birde bakan olarak karşılaşmam ve engellilerin dördüncü
beşinci sınıf insan yerine konulduğuyla yüzleşmem beni derinden sarsmıştı.
Gün boyu o programa
yetişelim, bu ziyareti yapalım, gelen kutlamaları ve telefonları kabul edelim
derken saat gecenin yarısını bulmuştu. O kadar yorulmuş ve bitkin düşmüştüm ki
biran önce evime dönüp hemen uzanıp dinlenmek istedim. Çünkü sabah erkenden
Ankara’ya bakanlığa gitmem gerekiyordu. Ve son programdan da çıkınca doğruca
eve dönmüş ve hemen uzanmıştım. Yorgunluktan ve üzüntüden dolayı nasıl uykuya
daldım bilmiyorum, başımı yastığa koyar koymaz uyumam bir olmuştu.
Ne kadar uyumuşum, saat kaç
olmuş farkında değildim. Derinden gelen bir sesle gözlerimi açmaya çalıştım.
Her gün beni yataktan kaldıran kız kardeşim başımda durmuş, “Abi uyan hadi, seni hazırlayayım biran
önce. Yoksa ben işe geç kalacağım” diyordu. Uyanıp kendime geldiğimde
anladım ki gördüğüm her şey bir rüyadan ibaretmiş. Hüzünlü ve bir o kadarda
acıyla karışık tatlı bir tebessüm yüzüme yayıldı.
Ya gördüklerim rüya değil de gerçek olsaydı...

Yorumlar
Yorum Gönder