Son iki üç yıl içerisinde
Malatya’nın hangi cadde ve sokaklarına gidecek olsanız kaldırım kenarlarında
yol boyunca plastik dubalarla karşılaşırsınız.
Sadece yol kenarlarında
değil bazen kurum ve kuruluşların giriş çıkışlarında bazen eğitim kurumlarının
giriş çıkışlarında bazen de özel mağazaların, alışveriş marketlerinin,
hastanelerin, kısacası birçok işyerlerinin giriş çıkışlarında da
karşılaşırsınız. Bu saydığım yerler dışında özel şahıslara ait bina giriş çıkışlarında
dahi görmeniz mümkündür.
Araçların park etmesini
önlemek ve trafik akışını yönlendirmek amacıyla konulduğu anlaşılan bu plastik
dubaları hemen hemen her yerde görmeniz mümkündür.
Ancak en ücra sokaklara
kadar konulan bu plastik dubalardan asıl konulması gereken ve asıl tedbir
alınması gereken yerlere ise nedense konulduğunu hiç görmedim.
Ben görmediğim gibi
sizlerinde gördüğünü hiç sanmıyorum.
Neresi diye merak etmeye
başladınız değil mi? Sizleri fazla merakta bırakmadan açıklayacağım…
Manuel ya da akülü
tekerlekli sandalye kullanan engellilerin günlük yaşamlarında bir veya birkaç
defa karşılaşarak yaşadığı sorunların başında yaya kaldırımlarına çıkıp
inebilmek amacıyla zor bela yaptırılan rampaların önünün duyarsız ve bilinçsiz
olan düşünce engelli sürücüler tarafından araçlarla kapatılması gelir.
Bu araçlar arasında hangileri
yok ki. Vatandaşlara ait olan araçlar mı dersiniz, resmi kurumlara ait araçlar
mı dersiniz, özel işletmelere ait araçlar mı dersiniz hepsini de görmeniz
mümkündür.
Bu rampaların kapatılmasına
engel olması gereken görevlilere ait olan trafik polislerine ait araçlar ile
belediyelerin kent trafik memurlarının araçlarına kadar da yer yer görmeniz
mümkündür.
Bazı yaya kaldırımlarına
yapılmayan bu rampalar yüzünden, bazı yaya kaldırımlarına da yapılmış olsa da
sağlıksız ve kullanışsız bir şekilde standartlara uygun olmaması yüzünden ya da
var olan rampaların önlerinin araçlarla kapatılması yüzünden mecbur
olduğumuzdan araçların kullandığı trafik yolunu kullanmak zorunda kalıyoruz.
İşte sorumsuz, duyarsız ve
bilinçsiz insanlar tarafından araçlarla ya da başka şeylerle kapatılan bu
rampaların etrafında nedense bu plastik dubalarla veya bunlara benzer
nesnelerle önlem alındığını hiç görmedim…
Bir gün araçların arasında
ölümle burun buruna gidip gelirken Ankara’da çöp arabasının altında kalarak
hayatını kaybeden Nevzat Özyavuzer
adlı kaderdaşımız gibi hayatımızı kaybedersek şaşırmayın sakın. Böyle olduğunda
ise bunun asıl ve tek sorumlusu engellilerle ilgili standart düzenlemeleri
yapmayan yetkililerdir.
Manuel ya da akülü
tekerlekli sandalye kullanan engellilerden bu sorunu yaşamayan yok gibidir. Bu
konuyla ilgili en son yaşadığım olay 27 Kasım 2016 Pazar günü Atatürk
Caddesinde İstanbul Pasajı girişinde bulunan yerde oldu. Rampa işgalleriyle en
çok karşılaştığım ve yaşadığım yerlerden bir tanesi bu yerdir.
Pazar günü saat 11.55 gibi
kaldırımdan inmek için rampanın bulunduğu yere geldiğimde iki aracın yolu
kapattığını gördüm. Sürücüyü yakınlarında görebilirim umuduyla etrafa bakındım.
Ancak hiç kimseyi göremeyince saat 11.57 de 155 Polis İmdadı aradım ve durumu
bildirdim. 2.36 dakika kadar memurla konuştuktan sonra bana konuyla ilgili
birim olan Trafik Şube Müdürlüğünün numarasını vererek orayı aramamı belirtti.
Pazar günü olması nedeniyle emniyete bağlı bir birim olduğunu ve bu nedenle
kapalı olmayacağı düşüncesiyle verilen numarayı aradım. Telefon çalmasına
rağmen açan olmayınca tekrar 12.02 de 155’i aradım. Bu defa başka bir görevli
çıktığından tekrar olayı anlatıp yerimi bildirdim ve yardım istedim.
Son konuşmadan sonra
beklemeye başladım, zaman ilerledikçe ve gelen giden olmadıkça gerilmeye
başladım. Aradan 10 dakikalık bir zaman daha geçince tekrar 155’i aradım.
Telefona ilk aradığımda konuştuğum görevli çıktı. Gerildiğim için sitemli
konuştum ve daha ne kadar beklemem gerektiğini sordum. Adresi bir daha sorunca bulunduğum
yeri söyledikten sonra, “Ya bu mobeseler
ne işe yarıyor, şu anda bulunduğum yeri gören iki tane mobese kamerası var
nasıl görmezsiniz?” dedim. En sonunda, “Tamam,
şu an seni gördük görevli ekibe bildirildi, birazdan gelir” dediler.
Görevliye, “Her zaman rampalarda bu
sorunu yaşıyoruz, buna bir çözüm getirilmesi gerekiyor. Açık açık söylüyorum,
sürücülerin kapattığı bu rampalara bir çözüm getirilmediği takdirde ben de protesto
etmek için bir gün en işlek ana caddede yolun ortasında arabamı durduracak
trafiğin kilitlenmesine neden olacağım.” dedim.
Aradan bir kaç dakika daha
geçtikten sonra bir trafik memuru geldi ve araçların resimlerini çekti. Resimlerini
çekerken de, “Şimdi ben buna hangi
işlemi yapayım ki. Burada engelli rampasıyla ilgili herhangi bir işaretleme de
bulunmuyor” dedi. Memura, “Hangi
rampada işaretleme var ki burada da olsun. Mecburen engelli rampasını işgalden
cezasını yazmanız gerekiyor” dedim ve oradan ayrıldım.
Sözün özü olarak, Malatya’nın dört bir köşesine dubaları koyan belediye ya da emniyet yetkililerine sormak istiyorum. Engellilerin kullanmış olduğu bu rampa önlerinin araçlarla ya da başka şeylerle kapatılmaması amacıyla neden bu dubaları koyarak gereken tedbirleri almıyorsunuz? Rampaların üzerinde renkli engelli logosu koyarak ya da farklı bir şekilde neden işaretleme yapmıyorsunuz? Böyle bir uygulama yapmanız için illa bir engellinin hayatını kaybetmesi mi gerekiyor? Yaptığınız çalışmalarda bir defa da engellileri düşünerek standartlara uygun yapsanız ne kaybedeceksiniz? Tarihe aynalı altgeçitlere sahip Malatya diye geçerken bu gidişle trafiğe plastik dubalarla yön verilen kent olarak da geçeceksiniz…

Yorumlar
Yorum Gönder