2017-2018 yılı eğitim
öğretim dönemi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “TEOG sınavını istemiyorum” sözlerinin ardından çıkan tartışmaların
gölgesinde başladı.
Her yıl eğitim öğretim
döneminin başlamasıyla birlikte Türkiye’nin değişik illerinden engellilerin
yaşamış olduğu sorunlarda duyulmaya başlar.
1994-2015 yılları arasında
Türkiye Sakatlar Derneği Malatya Şubesi Başkanlığı yaptığım süre içerisinde de
her eğitim öğretim döneminin başlamasıyla birlikte ilimizde de engellilerin eğitimle
ilgili sorunları duyulurdu.
Aradan yıllar gelip geçti,
kaç hükümet değişikliği oldu, kaç bakan değişti, kaç il müdürü görev yaptı
ancak her defasında da engellilerin yaşadığı bu sorun hiç değişmedi.
Değişmeyen bu durum
2017-2018 yılı eğitim öğretim döneminin başladığı ilk günlerde ilimizde yine
yaşandı.
Anayasamızın Eğitim ve Öğrenim Hakkı ve Ödevi
başlıklı 42.Maddesi’nde “Kimse, eğitim
ve öğretim haklarından yoksun bırakılamaz.” demesi bir şey değiştirmiyor.
Anayasamızın Kanun Önünde Eşitlik başlıklı
10.Maddesi’ne 2010 yılında eklenen değişiklikle “Çocuklar, yaşlılar, engelliler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve
yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı
sayılmaz.” demesiyle getirilen pozitif ayrımcılık da bir şey değiştirmiyor.
Engellilerle ilgili
konularda başta kamu idarecilerinin ve siyasetçilerin genelinin zihniyetlerinde
dönüşüm sağlanmadığı sürece ve insanlar bu konularda bilinçlenmediği sürece her
yıl bu olayları yaşamaya devam ederiz…
İşte bu yılda eğitim
öğretimin başladığı ikinci gün ilimizde yayın yapan Er Tv kanalında yer alan
özel haberi izleyince durumun değişmediğini ve düşüncelerimin haklılığını bir
kez daha görmüş oldum. Gerek televizyon kanalının haber bülteninde gerekse de
internet sitesinde “Engelliler Diye
Okula Alınmadılar!” başlığı ile yer alan (http://www.malatyaertv.com/haber/78070/engelliler-diye-okula-alinmadilar.html)
haberin detayı şöyleydi…
“Eğitim öğretim yılının ilk gününde büyük bir hevesle okula giden
öğrencilerin heyecanını, hüzne, velilerin bekleyişi ise gözyaşlarına dönüştü.
Malatya’da Niyazi Mısri ilkokulunda engelli öğrenciler için hazırlanması
gereken sınıf depo olarak kullanılıyor. Engellerinden dolayı gittikleri her
kapıdan kovulan öğrenciler ve velileri okula alınmadılar ve yine gözyaşları
içerisinde evlerine dönmek zorunda kaldılar.
Eğitim öğretim yılının ilk gününde rezaletin farklı bir boyutu da
Malatya’da çıkıyor karşımıza. Her birey gibi onlarında okumaya hakkı var. Fakat
gelin görün ki eğitim ve öğretim yılının ilk gününde Malatya’da Niyazi Mısri
İlkokulu’na giden engelli öğrenciler ve aileleri okula dahi alınmadı. O da
yetmezmiş gibi öğrencilerin eğitimi için ayrılan sınıf ise bir depo görevi
görüyor.
Okula gitmenin heyecanı ile evlerinden çıkan öğrencilerin hevesi
kursağında kalırken, veliler de ikinci sınıf muamele görmekten ve gittikleri
her kapıdan kovulmaktan bıkmış durumda.
Çocuklarının dışlandığını iddia eden veliler, gittikleri her kapıdan
kovuldukları yetmezmiş gibi çocuklarına bir deponun reva görülmesine isyan
ediyor.
İl Milli Eğitim Müdürlüğü de bu duruma kulak tıkarken, veliler devletin
engelliler için sağladığı imkânları, kurum yetkililerinin heba etmesine öfkeli.
Saatlerce okul kapısı önünde bekleyen öğrenciler ve aileleri, gözyaşları
içerisinde evlerine dönmek zorunda kaldı. Okul yönetimi, İl Milli Eğitim
Müdürlüğü ve Yeşilyurt İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ise bugüne kadar
düşünmedikleri öğrencileri başka okullara taşıyacaklarını belirtiyor.”
Yaşanan olayla ilgili
açıklamalarda bulunan engelli çocukların velileri “Bizim çocuklarımızın özel olduğunu söylüyorlar ama hiçbir
özelliklerini göremiyoruz. Hangi okula gitsek diğer okula
yönlendiriyorlar. Hangi müdürün yanına
gitsek diğer müdüre sevk ediyorlar bizi. Sabah geldik yani şok olduk. Bize
düzgün bir yer vermediler. Çocuklarımızı her zaman dışlıyorlar. Yani zamanında
her şey sağlam çocukların yerini yapıyorlar da bunların neden yerini
yapmıyorlar? Sebep ne diye sorduğumuzda açık ve net ‘biz sizin çocukları
istemiyoruz’ diyorlar. Milli Eğitime
kadar çıktık biz. Milli Eğitim Müdürü de ‘Tamam ablacım haklısınız. Kusura
bakmayın. İşte yeni okullar açacağız.’ diye her şey söylendi bize ama arkası
yok.” diyerek tepkilerini dile getiriyorlardı.
Bu haberi izlerken yıllar
önce yerel televizyon kanallarının yaygınlaşmaya başladığı günlerde ilimizdeki
bir televizyon kanalında kendimizin hazırlayarak canlı olarak sunduğumuz bir
programa başladığımız günlerde yaşadığımız benzer olay aklıma geldi.
Tıpatıp aynı benzeri olayı Gazi
İlkokulu’nda bulunan özel alt sınıfı da eğitimin başladığı gün başka okullara
nakil edileceği gerekçesiyle kapatılmıştı. Olayı öğrenir öğrenmez gerek dernek
olarak gerekse de televizyon programı olarak konunun peşine düşerek kamuoyu
yaratmış ve sonucunda o dönemki Milli Eğitim Müdürü Şehmuz Üçkardeşler’in talimatı
ile sınıf tekrar aynı okulda açılmış ve aileler ile çocukların mutluluğuna
şahit olmuştuk. Şimdi bu son olayda çocukların ve ailelerin mutluluğunu görebilecek
miyiz bilmiyorum...
Sözün özü olarak, olayın
medyaya yansımasından birkaç gün sonra televizyonda görevli arkadaşımı arayarak
bu konuda yeni bir gelişme olup olmadığını ve herhangi bir engelli derneğinin
konuyla ilgili bir açıklamasının bulunup bulunmadığını sordum. Ne yazık ki aldığım
yanıt beni şaşırtmadı. Çünkü ilimizde bu olayın peşine düşecek ve
sonuçlandırabilecek bir tane dâhi engellilerle ilgili ne dernek ne de vakıf kalmamıştı.
Oysa resmiyette kâğıt üzerinde olmalarına rağmen ortada yoklardı. Sayısını bile
unuttuğum tabela dernekleri dışında engellilerin yaşamış olduğu sorunları
kamuoyuna taşıyacak ve onların sesi olarak çözüm arayacak bir dernek ne yazık
ki ilimizde kalmamıştı. Var olduğunu ve kaldığını söyleyenler olursa eğer, bu
tür sorunlar var olduğunda ve yaşandığında ortaya çıkıp hak aramayacaklarda ne
zaman arayacaklar sorusuna yanıt verirlerse sevinirim. Hitap ettikleri kesimin
haklarını aramayan STK’ların dışında okul müdürü ile Milli Eğitim İl Müdürü Ali
Tatlı’ya da sormak istiyorum. Koca bir yaz tatili geçerken bu engelli
çocukların sınıfını taşımak eğitimin başladığı gün mü aklınıza geldi? Tatil
süresince ne iş yaptınız? Bu yaptıklarınızla yukarıda da belirttiğim gibi Anayasal
bir hak olan eğitim hakkı ile pozitif ayrımcılık hakkına aykırı davrandığınızı
ve suç işlediğinizi bilmiyor musunuz? En ufak olumsuz bir olayda dâhi psikolojik
olarak etkilenerek ruhsal çöküntü yaşayan bu engelli çocuklara böyle bir sorunu
yaşatma hakkını ve gücünü nereden alıyorsunuz? Ya okul müdürünün söylediği ‘Biz sizin çocukları istemiyoruz’ kelimesi
de neyin nesi oluyor? Engelli çocukları okuldan mı istemiyorsunuz? Eğer böyle
ise okul babanızın tapulu malı mı? Tapusunu gösterinde bir zahmet bizlerde
öğrenmiş olalım…
Yıllardır engelliler konusunda duyarlı olduğunu bildiğim AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve aynı zamanda engellilerden sorumlu Sosyal Politikalar Başkanı olan Malatya Milletvekili Öznur Çalık’ın engelli çocukları okulda istemiyoruz diyerek aileler ile çocukları rencide eden okul müdürü ve bu konu hakkında bilgisi olup olmadığını bilmiyorum… AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve aynı zamanda engellilerden sorumlu Sosyal Politikalar Başkanı olması nedeniyle kendi ilinde yaşanan bu olayla ilgili bilgisi olduktan sonra bu sözleri diyenler ve sorunu yaşatanlar hakkında nasıl bir açıklama yapacağını ve nasıl bir yaptırım uygulayacağını da merak ediyorum…

Yorumlar
Yorum Gönder