Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki
her gün, her saat karşılaştığımız bir ya da birkaç olaydan dolayı şaşkınlık
yaşıyor ve hayretler içerisinde kalıyorum. Bu ülkede engelli bir vatandaş olarak
yaşayıp da şaşırmamak ve hayretler içerisinde kalmamak elde değil.
Ancak benim alanım
engellilerle ilgili olduğu için yine bu konuda yazacağım. Kendimin de engelli
bir vatandaş olmam nedeniyle bu konuda yazmam doğaldır.
Beni her gün, her saat
şaşırtan ve hayretler içerisinde bırakan olaylardan bir iki tanesini anlatayım sizlere.
Ülkenin en üst yöneticisi
olan Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın engellilerle ilgili olan
hassasiyetini ve duyarlı bakış açısını medyada görüp de izlemeyen ve bilmeyen kalmamıştır
diyebilirim.
Bundan 16 yıl kadar önce 14
Ağustos 2001 yılında kurucu önderliğini yaptığı AK Parti hükümetinin Anayasaya koyduğu
pozitif ayrımcılık maddesi başta olmak üzere çıkarmış olduğu 5378 sayılı
Engelliler Kanunu ile verdiği önemi ve destekleri bilmeyen, duymayan seçilmiş
ve atanmış yetkili kalmamıştır.
Seçilmiş ya da atanmış
yetkilerden bir tanesinin dahi özellikle milletvekillerinin, valilerin,
belediye başkanlarının, kurum müdürlerinin kısacası genel ve yerel idarecilerin
tamamının, “Benim bu konulardan bilgim
yoktur” diyebileceğini hiç sanmıyorum.
İşte benim şaşırmama neden
olan olaylar da tam burada başlamaktadır. Yetkili yetkisiz her insanın çok iyi bildiği
bu konular uygulama safhasına gelince nedense görmezden ve duymazdan gelinerek sümen
altı ediliyor.
AK Parti Hükümeti tarafından
çıkarılan engellilerle ilgili Anayasamızdaki eşitlikle ilgili 10.Madde ile
getirilen pozitif ayrımcılık başta olmak üzere 5378 Sayılı Engelliler Kanunu ve
diğer onlarca yasalarımız, yönetmeliklerimiz, genelgelerimiz ve yine hükümetimiz
tarafından imzalanan uluslararası sözleşmelerimizle engellilere sağlanan birçok
haklar olmasına rağmen nedense bu haklar yerel idareciler tarafından sümen altı
edilmekte ve görmezden gelinmektedir.
Bu haklarla ilgili hükümet tarafından
yasalar, yönetmelikler ve genelgeler çıkarılıyor ancak gelin görün ki çıkarılan
bu yasalar yerel idareciler tarafından nedense tam olarak uygulanmıyor ve
sürekli engellilerin sorun yaşamalarına neden oluyorlar.
Peki, çıkarılan yasalar nasıl
sümen altı ediliyor, nasıl görmezden geliniyor hiç merak ettiniz mi? İşte her
engellinin yaşadığı bu konuyu sizlere bir iki örnekle anlatmaya çalışacağım.
19 Ocak 2002 tarih ve 24645
sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 4736 Sayılı Kamu Kurum ve Kuruluşlarının
Ürettikleri Mal ve Hizmet Tarifeleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanunun 1.Maddesinde “(Ek fıkra: 12/7/2013-6495/88 md.) ……. engelliler için sağlık kurulu
raporuyla %40 ve üzerinde engelli olduğunu belgeleyen Türk vatandaşlarının
kendileri, ağır engellilerin kendileri ile birlikte birden fazla olmamak üzere
birlikte yolculuk ettikleri refakatçileri, demiryolları ve denizyollarının
şehiriçi ve şehirlerarası hatlarından, belediyelere, belediyeler tarafından
kurulan şirketlere, birlik, müessese ve işletmelere veya belediyeler tarafından
yetki verilen özel şahıs ya da şirketlere ait şehiriçi toplu taşıma
hizmetlerinden ücretsiz olarak yararlanırlar.” denilmektedir.
4 Mart 2014 tarih ve 28931
sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Ücretsiz Veya İndirimli Seyahat Kartları
Yönetmeliği’nin Ücretsiz Seyahat
Hakkından Yararlanacak Kişiler başlıklı 4.Maddesinde birinci fıkrasının (e)
bendinde “Engelliler için sağlık kurulu
raporuyla % 40 ve üzerinde engelli olduğunu belgeleyen Türk vatandaşlarının
kendileri, ağır engellilerin ise kendileri ile birlikte birden fazla olmamak
üzere beraber seyahat ettikleri refakatçileri.” diye engellilerin ve
birlikte seyahat etmek zorunda olduğu refakatçisi ücretsiz ulaşım hakkından
faydalanacaklar arasında sayılmıştır.
Ücretsiz
Veya İndirimli Seyahat Hakkının Kullanımı başlıklı
5.Maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde “4 üncü maddenin birinci fıkrasının (e) bendi kapsamındakiler için
Engelliler İçin Kimlik Kartı, engellilere kimlik kartı verilmesine ilişkin
19/7/2008 tarihli ve 26941 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yönetmelik
uyarınca verilmiş bulunan kimlik kartı, anılan Yönetmeliğin geçici 1 inci
maddesinde sayılan engelliler için kimlik kartı ile engel oranının yer aldığı
nüfus cüzdanı” ile bu hakkı kullanır demektedir.
5.Maddenin dördüncü fıkrasında
ise “4 üncü maddenin birinci fıkrasının
(e) bendi kapsamındaki ağır engellinin, refakatçisi olduğunu beyan ettiği
kişiden bu hakkın kullanımına ilişkin ayrıca belge talep edilmez.”
denilerek ayrı bir belge talep edilemeyeceğini belirtmektedir.
İdari
Ve Cezai İşlemler başlıklı 12.Maddesinin birinci
ve ikinci fıkrasında “(1) İlgili
kurumlar, belediyeler ile belediyeler tarafından yetki verilen özel şahıs ya da
şirketler, ücretsiz ve indirimli seyahat hakkının kullanılması ile ilgili
olarak gerekli tedbirleri alır. (2) Ücretsiz veya indirimli seyahat hakkının
kullandırılmaması hâlinde bu haktan faydalandırılmayan her kişi için mülki
idare amiri tarafından toplu taşıma aracının tarifesi üzerinden elli tam bilet
bedeli tutarında idari para cezası uygulanır. Bu maddeye göre verilecek idari
para cezaları tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenir ve genel bütçeye gelir
kaydedilir.” denilerek verilen hakkın uygulanmaması halinde cezai işlemleri
açıklamaktadır.
Yasa ve yönetmelikle
engellilere tanınan toplu taşıma araçlarını ücretsiz kullanım hakkı açıkça
böyle diyor. Ancak yukarıda açıkladığım yasa ve yönetmeliği okuyunca engelli
vatandaşların elinde bulunan engel oranı yazılı Engelli Kimlik Kartı (eski veya
yeni fark etmiyor) ve engel oranı yazılı nüfus cüzdanlarıyla Türkiye genelinde
ki belediyelere ait ve belediyeler tarafından yetki verilen özel şahıs ya da
şirketlere ait şehiriçi toplu taşıma araçlarını ücret ödemeksizin
kullanabileceği görülmektedir.
Gelin görün ki yukarıda
belirttiğim yasa maddeleriyle verilen bu hak illerin genelinde de yasada
belirtildiği gibi belediyeler tarafından tam olarak uygulanmamaktadır.
Çünkü engelli vatandaşların
elinde bulunan Engelli
Kimlik Kartı ya da nüfus cüzdanları olması yetmiyor bir de belediyeler
tarafından verilen kartları almak gerekiyor. Yani anlayacağınız yasaların
verdiği ve uygulanmasını zorunlu kıldığı bu hak belediyeler tarafından
görmezden geliniyor ve hemen hemen tüm belediyeler ayrı ayrı kartlar veriyor.
Belediyelerin verdiği
kartlardan bir kaçının adı şöyle. Antalya Büyükşehir Belediyesi Antalya Kart,
Bartın Belediyesi Akıllı Engelli Kart, Çınarcık Belediyesi Akıllı Kart, Denizli
Büyükşehir Belediyesi Denizli Kart, İstanbul Büyükşehir Belediyesi İstanbul
Kart, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Engelli Kart, Malatya Büyükşehir Belediyesi
Engelli Kartı, Manisa Büyükşehir Belediyesi Manisa Kart, Trabzon Büyükşehir
Belediyesi Trabzon Kart adıyla vermektedirler. Hemen hemen her belediye de
kendine ait ayrı bir kart uygulaması yapmaktadır.
Belediyelerin verdikleri
kartları almak istemediğinizde ve elinizdeki Engelli Kimlik Kartı ile araçlara
binmek istediğinizde ise bazı duyarsız sürücüler tarafından sizlere sürekli
sorun çıkartıyorlar. Araçlara bindiğinizde yasaların size verdiği hakkı
kullanarak elinizdeki Engelli Kimlik Kartını sürücülere göstermeye
kalktığınızda vay halinize sizin. Araç içerisindeki kalabalığın ortasında
sürücünün sarf ettiği sözlerle renkten renge girer, kızarır bozarır ve ezilerek
bir avuç içi kadar kaldığınızı hissederdiniz.
Kalabalığın ortasında
işittiğiniz sözlerle gururunuzun kırılmasıyla bindiğinize bineceğinize pişman
olursunuz. Engelli olduğunuz için devletin vermiş olduğu yasal hakkınızdan
dolayı sizi hakir görerek bu sorunu yaşatanlara lanetler okursunuz.
Malatya’da oturan bir
engelli gerek tedavi gerekse de başka bir nedenle Ankara’ya ya da İstanbul’a gittiğinde
oradaki ulaşım araçlarından faydalanabilmek amacıyla mutlaka gittiği şehrin
belediyesi tarafından verilen kartı almak zorundadır. Başka bir şehirde oturan
engellilerin de Malatya’ya gelmesi halinde mutlaka belediye tarafından verilen
kartı almak zorundadır.
Durum böyle olunca
üzerinizde taşıyacağınız kartlar sırasıyla kimlik kartınız, ehliyetiniz varsa
ehliyet, banka kartınız, engelli kimlik kartınız, yaşadığınız şehrin ulaşım
kartı, gittiğiniz şehirlerde alacağınız ulaşım kartlarıdır. Birkaç günlüğüne
başka şehre gitmek zorunda kalan engellilere bu şekilde sorun yaşatılması doğru
mu sizce?
Belediyelerin vermekte ısrar
ettiği kartlarla ilgili kendilerince haklı gerekçeleri olabilir. Araca binerken
validatörlere okutulan kartlarla yolcular hakkında istatistikî bilgi edinme
başta olmak üzere birçok gerekçeleri olabilir. Gerekçelerinde haklı olabilirler
ancak bu haklı olmaları onların engellilere sorun yaşatmaları anlamına gelemez.
Engelli Kimlik Kartlarının validatörlere okutulacak gibi bir sistem yapılması
için Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile ilgili diğer bakanlıklar nezdinde
girişimde bulunabilir ve böylece bu sorun tüm ülkede çözüme kavuşur. Hem
kendileri hem de engelli vatandaşlar rahata kavuşur.
Konu ulaşım araçlarıyla
ilgili olunca diğer bir sorunu da belirtmek istiyorum. Bildiğiniz gibi
çıkarılan tüm yasaların birinci amacı engelli vatandaşların bir başkasının
yardımına muhtaç olmadan bağımsızca yaşamasını ve hayatını devam ettirmesini
sağlamaya yöneliktir. Özellikle bu konuda daha iyi uygulamalar yapılabilmesi
amacıyla Anayasamızın eşitlikle ilgili 10.Maddesiyle engellilere pozitif
ayrımcılık yapılması getirilmiştir.
Anayasa ile pozitif
ayrımcılık getirilmiş olsa da bu konuda da sorunlar yaşanmaktadır. Daha önce ki
yazılarımda toplu taşıma araçlarında yaşanan sorunlara değinmiştim. Özellikle
de tekerlekli sandalyeli engellilerin araçlara binip inmesinde kullanılan
asansör ya da rampalar nedense halen otomatik yerine manüel olarak
yapılmaktadır. Belediyelerde ısrarla manüel sistemli araç almaya devam
etmektedirler. Oysa aldıkları manüel sistemli araçlara biran önce son vererek
otomatik sistemli araçları alarak engellilerin tamamen bağımsız hale
gelmelerini sağlamalılar.
Sözün özü olarak, şimdi
buradan belediye başkanlarının tamamına seslenerek sormak istiyorum.
Engellilere yaşattığınız bu sorunların yasal dayanağı var mıdır? Varsa hangi
yasalar olduğunu açıklar mısınız? Sizlerin uygulamaya koyduğu ve alınmasını
şart koştuğunuz kartlarla ilgili aldığınız belediye meclis kararlarınız TBMM tarafından
çıkarılan kanunlardan daha mı üstte? Anayasa ile getirilen pozitif ayrımcılık
denildiğinde aklınıza ne geliyor? Hepimizin amacı engelsiz bir Türkiye yaratmak
olduğuna göre neden çözümü basit olan konuları biran evvel çözüme
kavuşturmuyorsunuz? Şimdi gelelim beni şaşırtan ve hayretlere düşüren olayın
özüne. Ülke genelinde büyükşehir belediyeleri başta olmak üzere il ve ilçe
belediyelerinin büyük çoğunluğu hükümete bağlı partiden olmasına rağmen nedense
bağlı oldukları parti tarafından çıkarılan bu yasaları uygulamazlar. İşte buna
bir anlam veremiyorum. Diğer partilere bağlı belediyelerinde uyması gerekiyor
ancak onlara öncülük etmesi gereken iktidar partisine bağlı belediyeler olması
gerekmiyor mu? Bilmem yanlış mı düşünüyorum…
09.11.2017 - 01.12.2017 / Malatya Söz Gazetesi

Yorumlar
Yorum Gönder