Bugün 10-16 Mayıs Türkiye
Engelliler Haftasının ilk günü. Hani şu empati dediğimiz olay var ya, işte onun
en yaygın dile getirildiği ya da uygulanmaya çalışıldığı haftanın ilk günü.
Bugünden başlayarak 16
Mayısa kadar yetkilisi yetkisizi, siyasetçisi idarecisi ve daha bir çok insan
biz engellilerin yaşadığı sorunlarla ilgili sözüm ona empati yapmaya
çalışacaktır. Gelin bu defa onlar empati yapmadan ben anlatacağım olayla
yaptırmaya çalışayım.
Başta Gümrük ve Ticaret
Bakanımız Bülent Tüfenkçi ile AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Sosyal
Politikalar Başkanı olan Malatya Milletvekili Öznur Çalık olmak üzere diğer
milletvekillerimizden, valimizden, büyükşehir ile diğer belediye
başkanlarımızdan, emniyet müdürümüzden, milli eğitim müdürümüzden ve önümüzdeki
günlerde yapılacak olan genel seçimlerde milletvekilliğine aday olan
siyasetçilerimizden bir iki dakikalığına gözlerini kapatmalarını rica ediyorum.
Düşününki bedensel
engellisiniz. Yaşamınızı akülü ya da aküsüz tekerlekli sandalye ile
sürdürmektesiniz. Yaşadığınız evinizin girişini çıkışını kendi imkânlarınızla
ve çabalarınızla yatırmışsınız. İyi kötü hiç kimseye bağımlı olmadan evinize
girip çıkabiliyorsunuz.
Bugün sabah kiminiz işinize,
kiminiz okulunuza, kiminizde arkadaşlarınızla buluşarak hoşça vakit geçirmek
amacıyla evinizden çıkıp gidiyorsunuz.
Gün boyu dışarıda işinizde,
okulunuzda ya da arkadaşlarınızla vakit geçirdikten sonra akşam geç saatte
gezerek evinize dönüyorsunuz. Gün boyu dışarıda bulunduğunuzdan gerek biran
önce evinize varıp tuvalet ihtiyacınızı gidermek, gerekse de uzanarak dinlenmek
ve yorgunluğunuzu atmak amacıyla eve doğru son hız gidiyorsunuz.
Evinizin önüne vardığınızda
ise birde ne görürsünüz! Her zaman ki gibi yine düşünce engelli insanlar
tarafından geçiş yaptığınız yere araçların park edildiğini ve evinize
girmenizin imkânsız olduğunu görürsünüz. Evinizle aranızda yaklaşık 10 metre mesafe
olmasına rağmen giremezsiniz.
Günün yorgunluğu yetmezmiş
gibi birde şimdi moraliniz bozulmuş ve gerilmiştir siniz. Araç sahiplerini
tanımadığınız ve tanısanız dahi defalarca aynı sorunu yaşamaktan bıktığınız
için daha önce yaptığınız gibi yine 155 Polisi ararsınız.
155 Polisi arayarak
kendinizi tanıtarak yaşadığınız sorunu bildirerek plakayı verirsiniz ve
yardımcı olmalarını istersiniz. Telefonu kapattıktan sonra olacaklar içinize
doğmuş gibi saate bakarsınız. Saat 20.42’yi göstermektedir.
Beklerken yoldan gelip
geçenler ve komşularınız size yardımcı olmak isterler. Hepsine de teşekkür
edersiniz ve 155’i aradığınızı onların gelmesini beklediğinizi söylersiniz.
Onları bekleme amacınızın da araç sahiplerine gereken uyarının verilmesini ve
cezalarının kesilmesi olduğunu belirtirsiniz. Aradıktan sonra da cep
telefonunuzu çıkararak arabaların geçişinizi kapatmasını ve yaşadığınız sorunu
videoya çekerek dile getirir ve sosyal medya hesabınızdan paylaşırsınız.
İlk aramanızın üzerinden 16
dakika geçmiştir. Ne gelen vardır ne de giden. O esnada ise tuvalet ihtiyacınız
sizi sıkıştırmaya başlamıştır. Durumunuz gittikçe kötü olmaya başlamıştır.
Tekrar 155’i ararsınız. İkinci aramanızda saatler 20.58’i göstermektedir. Yine
durumunuzu belirtir ve kimsenin gelmediğini söylersiniz. Telefona bakan memur
ilgilendiklerini ve tekrar ekiplere bilgi vereceklerini söyler.
Yorgunluğunuzu falan
unutarak sıkıştığınız tuvalet ihtiyacınızı düşünürsünüz. Bu nedenle de
gerginliğiniz hâd safhaya çıkar. Gergin bir vaziyette evinizin kapısına
bakarken içinizden geçen küfrün biri bin paradır. İkinci aramadan 6 dakika
kadar sonra 21.04’de telefonunuz çalar. Tanımadığınız bir cep numarasıdır
arayan. Telefonu açtığınızda karşıdaki kişi kendisinin emniyet görevlisi
olduğunu ve yaşadığınız sorundan dolayı adresinizi bir daha sorar. Detaylıca
açık adresi anlatmaya çalışırsınız. Memur araç sahibine ulaşmaya çalıştıklarını
gerekeni yapacaklarını söylemeye çalışır.
Konuşma esnasında
gerginliğinizin artması nedeniyle artık kendinizi tutamaz ve görevliye sert
üslupla konuşursunuz. Araç sahibine ulaşılamıyorsa çekici getirilerek araçların
çekip götürülmesini söylersiniz. Kaldırım üzerinde dört beş tane araç olduğunu
ve hepsinin çekilmesi için şikâyetinizi belirterek daha ne kadar
bekleyeceğinizi söylersiniz. Bu olayı da gerekli makamlara ve her yere
ileteceğinizi söylersiniz. Memur üstlere bildirmeye gerek olmadığını sorunu
halledeceklerini söyleyerek sizi sakinleştirmeye çalışır. Yarım saatten
fazladır beklediğinizi ve daha ne kadar bekleyeceğinizi söyleyerek, “Gelin
biran önce çekin araçları” diyerek sonunda patlarsınız. Bu memurla olan konuşmanız
tam tamamına 3 dakika 17 saniye kadar sürmüştür.
Telefonu kapattıktan sonra
öfkeyle, “Sözüm ona Anayasa’da pozitif ayrımcılık var. Buna rağmen engelliyim
de bu kadar bekletiliyorum. Engelli olmasam acaba ne kadar bekletirler.” diye
söylenirsiniz. Aslında söylenmekte haksız olmadığınızı saatler ilerledikçe
anlarsınız. Son görüşmeden sonra aradan 12 dakika kadar daha zaman geçmiştir.
Sizi arayan cep numarasını arayarak nerede kaldıklarını söylersiniz. Saatler
21.16’yı göstermektedir. Bu arada artık çok sıkıştığınız için tuvaletinizi
tutamaz ve altınıza etmeye başlarsınız.
Telefonu kapattıktan sonra
birinin size seslendiğini, “Araba hocanın, yolunuzu kapatıyorsa çağırayım
arabayı çeksin mi?” dediğini duyarsınız. Sesi duyduğunuz kişiye yapılan
düşüncesizliği anlatır ve 40 dakikadır polisin araç sürücüsüne ulaşamadığını ve
bu saatten sonra gelse de bir öneminin olmadığını söylersiniz. O arada yan
binanızda bir bayanın indiğini ve geçişinizi kapatan araç sahibi olduğunu
anlarsınız. Bayanın aracına binmeye çalışırken bir taraftan da sizden özür
dilemeye çalıştığını görürsünüz. O’na da yaşattığı sorunu anlatır ve
öfkelenirsiniz. Trafik memurlarının gelmek üzere olduğunu söyler ve aracını
sürerek gitmemesi için akülü tekerlekli sandalye ile arkasında durursunuz. Yan
binada ders için geldiğini söyleyen sözüm ona öğretmen olacak kişi “Trafiği
aramadan da halledebilirdik bu olayı, sizin geçişinizi kapattığımı bilmiyordum”
der. Araç sahibi ile tartışma yaparken nihayet polis aracının geldiğini
görürsünüz.
Gelen memura telefonunuzda
ki arama kayıtlarını göstererek ilk aramadan itibaren aradan 42 dakika
geçtiğini belirterek, “Memur bey ya kar yağsaydı, ya da dünkü gibi yağmur, dolu
yağsaydı ben ne olacaktım? Bakın evimin kapısı karşıda ve ben giremiyorum.” dersiniz.
Memurlar kaldırımdaki araçların resimlerini çekerek gerekli işlemleri yaparken
bir taraftan da araç sahipleriyle çıkan tartışmayı sakinleştirmeye çalışırlar.
Geçişinizi kapatan aracı kenara aldırdıktan sonra evinize girmenizi sağlarlar. Saatler
21.30 gibidir artık.
Sözün özü olarak, artık gözlerinizi açabilirsiniz. Bu empati yaptırdığım olay her Allah'ın günü yaşadığımız binlerce sorunlarda sadece bir tanesidir. Bu olayı kimin yaşadığını merak ediyorsanız söyleyeyim. 2 Mayıs 2018 günü akşam ben yaşadım. Birkaç dakikalığına empatiyle de olsa engelli oldunuz ya, hadi şimdi hepinizin de, “Engelliler Haftası kutlu olsun.”

Yorumlar
Yorum Gönder