İşte bir 7 Temmuz günü daha
gelip çattı. Bu günün bizler için önemi çok büyüktür. Bugün bizler için çıkarılan
5378 sayılı Engelliler Kanununun çıkarıldığı gün olması nedeniyle önemi büyüktür. Seçilmiş siyasiler ile
atanmış idareciler tarafından da gururla miladi olarak lanse edilen yasanın
çıktığı gün olan 7 Temmuz 2005 tarihinin 13’üncü yılının dolduğu gündür.
Bugün ayrıca şehir içi ve
şehirlerarası toplu ulaşım araçlarının engelli vatandaşların erişilebilirliğine
uygun düzenleme yapılmasının son günüdür. Aradan geçen bu 13 yıllık süre
içerisinde engelliler açısından ne değişti dersiniz?
Gelin sizlere Engelli Hakları Forumu, Şişli
İşitme ve Konuşma Engelliler Derneği, Engelsiz Pedal Derneği, Türkiye Sakatlar Derneği
(Genel Merkez ve Tüm Şubeler), Toplumsal Haklar ve Araştırmalar Derneği, Aktif
Görme Engelliler Derneği, İstanbul Engelliler Derneği, Engelliler Destek Eğitim
Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, Türkiye Engelsiz Yaşam ve Sosyal Hizmet Vakfı
(TEYVAK), Ordu Engelliler Platformu, Engelli Kadın Derneği, Engelli İnsan Hakları
Derneği (EN İNSAN - DER), Altı Nokta Körler Derneği Antalya Şubesi, Don Kişot Bisiklet
Kollektifi, Sivil Memurlar Sendikası (SİMESEN), Sağlık Hizmetleri Sendikası
(SAHİMSEN), Genç Düşünce Enstitüsü, Kuzey Ormanları Savunması (KOS) ile birçok
engelli hak savunucusu aktivist tarafından hazırlanan bir masal anlatayım.
Bir varmış, bir yokmuş,
evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, ülkenin birinde resmi rakamlara göre
nüfusun %12,29 oranında engelli yaşarmış. Yönetenler; yasalar çıkarmış,
uluslararası sözleşmeler imzalamış, yönetmelikler yayınlamış, genelgeler ilan
etmiş, izleme ve denetleme komisyonları kurmuş ve bu devasa hareketsiz
topluluğa zorunlu evde müebbet hapis durumunu sevdirmeyi başarmış. Başarmış
başarmasına da engelliler kerevetine dahi çıkamazken, onlar muradına ermiş olsa
ne çıkar?
Masal bu ya, her şey ve her
yer engelliler için erişilebilir olsun diye önce 1997’de İmar Yasası’nda,
devamında 2005’de Engelliler Yasası’nda düzenlemeler yapılmış, 2008’de ise B.M.
Engellilerin Hakları Sözleşmesi imzalanarak resmiyette tam bir iyilik hali
sağlanmış ve göz kamaştıran bu illüzyonla engelliler derin mi derin bir uykuya
dalmış.
7 Temmuz 2012’de bir uyanıp
bakmışlar ki, fiiliyatta sorumluların “Bu işler narin bu gün olmazsa yarın”
umarsızlığı yüzünden, az gidilip uz gidilip dere tepe düz gidilip bir arpa boyu
yol gidilemediği görülünce, koruma önlemi olarak Temmuz 2005’te Engelliler
Yasası’nda sorunun çözümü için taahhüt edilen 7 yıllık süre maksat hâsıl
olmadığı gerekçesiyle 1 + 2 yıl daha uzatılmış.
Bu öteleme evresinde
engelliler uyanmakla kalmamış hatta kımıldamış bile. Ancak açılan sihirli
kutudan engelli örgütlerinin de dâhil edildiği izleme ve denetleme mekanizması
ve caydırıcılığı olmayan yaptırımlar içeren bir düzenleme çıkınca, sular
durulmuş engelliler de hücrelerine geri çekilmiş. Bu yatıştırma girişimi
başarıya ulaşıp ortalık olası engellerden arındırılınca ise tek bir cezai
işlemin dahi uygulanmamasından da anlaşılacağı üzere, denetim aldatmacası
bürokrasi dayanışmasıyla etkisizleştirilmiş.
Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı, Meclis gibi davranarak 81 ilin İl Erişilebilirlik İzleme ve
Denetleme Kurullarına yönelik bir genelge yayınlayarak, erişim düzenlemeleri
yapmakla yükümlü kurum ve kuruluşlara idari para cezası uygulaması yerine 3 aydan
6 aya kadar daha ek süre verilebileceği yönünde talimat vermek suretiyle
çözümsüzlüğü pekiştirmiştir.
Engellilerin bağımsız
yaşayabilmelerini ve yaşamın tüm alanlarına etkin katılımını sağlamak ve
engellilerin diğer bireylerle eşit koşullarda fiziki çevreye, ulaşıma, bilgi ve
iletişim teknolojileri ve sistemleri dâhil olacak şekilde bilgi ve iletişim
olanaklarına, hem kırsal hem de kentsel alanlarda halka açık diğer tesislere ve
hizmetlere erişimini sağlamak için uygun tedbirlerin alınmasından ibaret olan erişebilirlik
beklentisini karşılamaktan uzak bu yaklaşım; masalın büyüsünü bozan,
rüyalarında engellilerin kulaklarına umutlu söylenceler fısıldayan aksakallı
dedenin keyfini dahi kaçıracak türdendir…
Çünkü erişebilirlik;
engelliler için, günlük yaşama olduğu kadar, ekonomik ve sosyal yaşama
katılımın, tüm temel hakların, hepsinden önemlisi de yaşam hakkının yegâne
güvencesidir.
İşte bu kötü rüyaları bir
daha görmemek ve bu gerçeğe uymayan masalları bir daha dinlememek için: en
iyisi uyanmak, şartları zorlayarak sokağa çıkmak ve hayata karışmaktır… Hem de
sorumlu tüm muhatapların can simidine dönüşen 7 Temmuz Günü’nde,
engellendiğinin farkında olan herkes için bu ve bundan sonraki her 7 Temmuz “Erişebilirlik İçin Mücadele Günü”
olsun. Ta ki: her yer ve her şey erişebilir hale gelinceye kadar…
7 Temmuz 2018 Cumartesi
Günü; sessizliğimizi bozmak üzere, şartları zorlayarak sokağa çıkıyoruz. Nerede
bir engelle karşılaşırsak görüntüleyip “#erişiyorsameşitim”
etiketiyle tüm sosyal medya platformlarında paylaşıyoruz, kent merkezlerinde
buluşup yan yana geliyoruz, yaşadığımız sorunları anlatıyoruz. Böylece, görünür
olup ülkede her sekiz yurttaştan birinin nasıl engellendiğini bir kez daha
gösteriyoruz.
Yalnızlık adalarına hapsolup dışarıda kalmaktansa, sokağa çıkıp hayata karışarak dışarıda olmak yeğdir.

Yorumlar
Yorum Gönder