Sürekli ev ile bürom
arasında gidip gelmekten, kitap okuyup yazı yazmaktan, sosyal medyada zaman
öldürmekten bunalınca değişik bir şeyler yapmak istedim.
Sanki yaşantım rutine
bağlanmış bir makine gibiydi.
Monotonca bir yaşam ise en
sevmediğim yaşam şeklidir aslında.
Sadece bu duyguyu bu
düşünceleri yaşayan ve hisseden ben değildim elbette.
1994 yılından itibaren el
ele, omuz omuza mücadele ettiğimiz, iyi günde kötü günde birlikte olduğumuz,
acılarımızı, sevinçlerimizi, üzüntülerimizi paylaştığımız gibi aşımızı da
bölüştüğümüz can dostlarımda aynı benim durumdaydı.
Onlarla birlikte hayatımıza
biraz renk katmak ve bu sıkıntılardan bir nebzede olsa uzaklaşmak amacıyla
değişik bir şeyler yapmaya karar verdik.
Bir gün sonra erkenden
buluşarak ve gün boyu birlikte kahvaltıyı ve öğle yemeğini yedikten sonra sinemaya
giderek eğlenmeye ve ardından mağazaları dolaşıp alışveriş yaparak kendimize
bir şeyler alarak vakit geçirmeye karar verdik.
Kararımızı verdikten sonra
sabah buluştuk. Kahvaltımızı son yılların gözde muhiti olan Fahri Kayahan’daki
kafelerden birinde yapmak için otobüs durağına gittik.
Otobüslerin çoğunluğu
bizlerin binip inebilmesi için rampalı olduğundan uygundu. Biraz bekledikten
sonra bir otobüs geldi. Daha bizim binmemize fırsat kalmadan yolcular aracın içini
tıklım tıklım doldurdu. Şoför araç içinin dolduğunu ve bizleri alamayacağını
işaretle anlatmaya çalıştı ve hareket ederek gitti.
Giden aracın arkasından
öylece bakakaldık. Oysa araç sürücüsü önce bizi bindirmesi ve daha sonra da
diğer yolcuları alması gerekirken bunu yapmadı. Sabah sabah moralimizi
bozmamaya kararlı olduğumuz için bu olayı sineye çekerek başka bir aracın
gelmesini bekledik.
Biraz sonra başka bir araç
geldi. Şoföre bizleri de bindirmesini söyledik. Sürücü suratını asarak araçtan inip
geldi ve rampayı açtı. Aracı yana doğru yatırmadığı için rampanın eğimi çok dik
olduğundan binmede zorluk yaşadık.
Oysa önce aracı yana
yatırması ve sonra da rampayı açması gerekiyordu. Aracın yana yatırılmaması
nedeniyle akülü sandalyemiz devrilebilir ve yaralanabilirdik.
Sonunda kazasız belasız
Fahri Kayahan’a varmış ve araçtan inmiştik. Kahvaltı yapacağımız uygun kafeyi
aramaya başladık. Ancak o da ne görelim daha ilk gördüğümüz kafede şok geçirdik.
Çünkü kafenin kapısında “Engelliler
Giremez” yazısı asılıydı.
Ne yapacağımızı şaşırdık.
Şaşkınlıkla bir diğer kafeye, oradan bir başkasına derken üç dört kafenin önüne
gidip baktıysak hep aynı yazıyı gördük. Şaşkınlığımız arttıkça arttı. Artık
moralimiz bozulmaya başlamıştı. Uygun yer aramaktan dolayı kahvaltı zamanı
geçmiş vakit öğle olmuştu. Daha fazla oyalanmadan merkeze dönüş yaptık.
Gerek öğle yemeğimizi
manzarası güzel olan bir restoranın üst katında oturup yemeyi ve ardından da Türkiye’nin
en büyük Fotoğraf Makinesi Müzesi ile Oyuncak Müzesini ve gündelik
yaşam, yöresel el işlemeleri ile halı dokuma, mutfak-kiler, kayısı, yerel
basın, ilçe tanıtım, Malatya ses sanatçıları ile rahmetli Kemal Sunal ile Ahmet
Kaya’nın balmumu heykellerinin ve kişisel eşyalarının sergilendiği odaların bulunduğu
Malatya Kültür
Evini gezebilmek amacıyla Şehit İbrahim
Tanrıverdi Sanat Sokağı'na gittik. Gittik gitmesine de kafamıza balyoz
yemişçesine afallayıp kaldık.
Hayal görüyoruz diye
gözlerimizi ovalayıp durduk. Ancak gördüğümüz hayal değildi. İşte orada hem restoranın,
hem fotoğraf müzesinin, hem oyuncak müzesinin ve hem de Malatya Kültür Evinin kapısında
da yine aynı “Engelliler Giremez”
yazısı asılıydı. Kocaman puntolarla yazılmış olan yazı karşımızda bizlere karşı
sırıtarak duruyordu sanki.
Neredeyse artık değişik bir
şeyler yaşamak için aldığımız karardan pişman olmaya başlamıştık. Karşılaştığımız
bu kadar olumsuzluğa ve olaya rağmen dostlarla birbirimizi teselli etmeye
çalışarak yaklaşan bayram nedeniyle hediyelik alışverişi yapmak ve birazda
stres atmak amacıyla mağazaları dolaşmaya karar verdik. Karar verdik vermesine
de bir taraftan da aynı olaylarla karşılaşmamak için içimizden dua etmeye
başladık.
Maalesef dualarımız kabul
olmamıştı. Gittiğimiz mağazalardan bir kaçında da aynı yazılar asılmıştı.
Engellilerin alışveriş hakkı yokmuşçasına, birer tüketici değilmişçesine
kapılarına “Engelliler Giremez”
yazısı asmışlardı. Mağaza işletmecilerini çağırıp sabahtan beri yaşadığımız
olumsuzlukların hıncını almak istedim. Ancak arkadaşlarım beni sakinleştirip
teskin ederek vazgeçirdiler.
Sabah kahvaltısı yapamasak
da, öğle yemeği yiyemesek de, mağazalarda alışverişimizi yapamayarak ellerimiz bomboş
ve heveslerimiz kursağımızda kalmış olsa da, altüst olan psikolojimizi biraz
olsa da düzeltmek ve moral bulmak amacıyla doğruca sinemaya gidelim dedik.
Vizyona yeni girmiş
filmlerden beğendiğimizi izlemek amacıyla AVM’de bulunan sinemaya gittiğimizde
gördüğümüz karşısında az daha küçük dilimizi yutacaktık. Gişenin önünde “Engelliler Giremez” yazısı asılı bir
halde yüzlerimize karşı sırıtarak duruyordu. Merkezde bulunan diğer sinemaya da
gitmekten vazgeçtik. Orada da aynı yazıyla karşılaşacağımıza nasıl olsa
emindik…
“Bugün yaşadıklarımız bir rüya olmalı, uyanınca geçecektir. Yoksa böyle
bir şey olmasına imkân yok” dedik. Gördüklerimiz karşısında şok olmuştuk. Nereye
dönsek gözlerimizin önünde hep aynı “Engelliler
Giremez” yazısını görür olmuştuk. Ya karabasan gibi bir rüya görüyorduk ya
Malatya aynı Malatya değildi ya da bu insanlar engellilere karşı çıldırmış
olmalıydı.
Güzel bir gün yaşamak
isterken psikolojimiz çökmüş bir halde, yaşadığımız ruhsal acılarımızı,
öfkelerimizi ve haykırışlarımızı yüreğimize gömerek engelli oluşumuza değil de
engellenmemize lanetler okuyarak gerisin geriye evlerimize döndük.
Sözün özü olarak, gerek kamu gerekse de özel kurum ve kuruluşlar olarak dört dörtlük, şatafatlı, saray gibi mağazalar, restoranlar, müzeler, sinema salonları vb binalar yapmış, ulaşım araçları almış olabilirsiniz, iç dekorlarını altın kaplamalarla döşemiş olabilirsiniz ancak yaptığınız bu yerler ve araçlar engelliler açısından erişilebilir ve ulaşılabilir olarak yapılmamışsa benim gözümde beş para etmeyecektir. Bu yerlerin kapısında “Engelliler Giremez” yazısının asılı olmasına gerek yok, sonuçta ben yine giremedim ve verilen hizmetlerden istifade edemedim. “Engelliler Giremez” yazısı asmak ayrımcılık oluyor da benim giremediğim kullanamadığım hizmetlerde neden olmuyor? Açıkçası bu kamuya açık vatandaşlara verilen ve sizlerin istifade edebildiği ancak engellilerin ise istifade edemediği hizmetlerin tamamı da ayrımcılıktır.

Yorumlar
Yorum Gönder