1960 yılının Haziran ayında
gözlerini dünyaya açan Battal Tagay, doğuştan bedensel engelli olarak dünyaya
gelmiştir.
Malatya’nın Sıtma Pınarı Semtinde
oturan uzun süre at arabacılığı yaparak daha sonra da Sümer fabrikasında
çalışarak ailesini geçindiren emektar Mehmet Usta ile ev hanımı olan Hatice
Teyzenin beşi kız ikisi erkek olan çocuklarından iki numara olarak dünyaya gelmiştir.
Aile içerisinde Battal dışında hiç kimse engelli değildir.
Engelli olarak dünyaya
gelmesi nedeniyle okul hayatı hiç olmamıştır. Bu nedenle okuryazarlığı çok az
bulunmaktadır.
Okuryazarlık konusunda
kendini neden yetiştirmediğini Battal’a soracak olursanız, “Zamanında
okuyamadım. Engelli oluşumdan dolayı olsa gerek okula gidemeyince okumaya da
sıcak bakamadım. Galiba en büyük tembellik yapanlardan biriyim” diye espriyle
karışık açıklama yapıyor.
Engelli olarak doğduktan
sonra 23 yıl boyunca hiç tekerlekli sandalyesi olmamış. Hep yerlerde oturarak,
sürünerek ev içinde dolanmaya çalışmış. İlk tekerlekli sandalyesine ise 1983
yılında vefat eden birinin kullanmış olduğu aracı kendisine verilince kavuşmuştur.
Tekerlekli sandalyenin
verilmesiyle yerlerde oturarak sürünmekten kurtulur. Bir başkasının yardımıyla
iki buçuk üç yıl kadar gezen Battal, 1986 yılında üretici bir insan olarak
kendi ekonomik bağımsızlığını kazanmayı düşünür ve bunu da hayata geçirmek ister.
Bu düşüncesini de gerçekleştirmek
için tekerlekli sandalyesinin üzerine yaptırdığı bir tabla ile Sümer
İlkokulu’nun bahçesinde çocuklara defter, kalem, silgi, kalem açacağı, çikolata
vb ürünler satmaya başlayarak çalışma hayatına ilk adımını atmış olur.
Okul bahçesinde yaklaşık bir
buçuk yıl kadar tablasıyla satış yapmaya devam eder. Kısa zamanda kendisini
herkese sevdirir. Okuldaki idareciler, personeller ve öğrenciler ona sevgi dolu
yaklaşımlar göstererek yardımcı olmaya çalışırlar.
Tekerlekli sandalyesi ile
satış yapmaya giderken bir başka kişilerin yardımına ihtiyaç duymaktan
kurtulmak, bağımsızca hareket edebilmek ve daha sağlıklı bir araç edinmek
amacıyla 1988 yılında Malatya Valiliği Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfına
başvurur. Vakıftan üç tekerlekli ve benzinle çalışan motorlu bir araç talebinde
bulunur.
Başvurusunun üzerinden kısa
bir süre sonra kendisine talep ettiği aracın bir milyon 800 bin lira (o
tarihteki para miktarı) olduğu ve vakıf olarak bunun tamamını
karşılayamadıklarını bu nedenle bir milyon lirasını kendisinin karşılaması
halinde alabileceklerini söylerler.
Bir an önce araca kavuşmanın
hayaliyle ekonomik durumu iyi olmayan ailesinin bu miktarı karşılayamayacağını
düşünemeden teklifi kabul ederek evet der.
Evet der demesine de bunu
karşılayamayacağını kısa sürede anlar. Bu kadar yüksek bir parayı vermesinin imkânsız
olduğunu anlatmak ve bu duruma bir çözüm bulmak amacıyla birkaç defa vâkıfa
gidip gelir. Ancak soruna bir türlü çözüm bulamaz.
Bunun üzerine durumunu izah
ederek yardım istemek amacıyla dönemin Malatya Valisi Kutlu Aktaş’a gider. Valiyi
görerek olayı olduğu gibi anlatarak yardım ister.
Sonunda Vali Kutlu Aktaş’ın
devreye girmesiyle hayalini kurduğu motorlu araç alınarak kendisine teslim
edilir. Araca kavuştuğu gün mutluluktan havada uçmaktadır. Artık dünyalar onun
olmuştur. Kimseye ihtiyaç duymadan istediği yere motoruyla gidecek ve satış
yapacaktır.
Bağımsızlığını sağlayan
motorunu teslim aldıktan sonra üzerinde satacağı ürünleri koymak için açılır
kapanır şeklinde bir tabla düzenlemesi yaptırır.
Kollarından da engelli
olduğundan motorun üzerinde rahat açıp kapatacağı gibi düzenlemeyi yaptırana
kadar akla karayı seçer. Ustalarla adeta boğuşur. Ustalar ‘yapılması imkânsız’
olmaz der, o ‘siz yapın’ olur der. Sonuç kendi istediği şekilde düzenlemeyi
zorla da olsa yaptırır.
Artık motorlu aracıda
hazırdır. Satış yapacağı ay çekirdeği, kabak çekirdeği, şeker, fındık, fıstık
vb gibi ürünleri tablasına yerleştirdikten sonra 1989 yılının Haziran ayında
Malatya’nın merkezinde bulunan Gazi İlkokulu’nun önüne giderek tezgâhını ‘Bismillah’
diyerek açar. Tezgâhını açtığı ilk günden itibaren ay çekirdeği, kabak çekirdeği,
şeker, fındık, fıstık gibi ürünler satarken bir defa dahi sigara ya da buna
benzer sağlığa zararlı ürünleri satmaz.
Tezgâhını yani ekmek
teknesini açtığı ilk günden bu yana aradan tam 29 yıl geçer.
Her yıl Nisan ya da Mayıs
ayında hava şartlarına göre sezonu açarak çalışmaya başlar. Ekim ayının sonuna
kadar güneşin kavurucu sıcağı altında, araçların egzoz dumanları ile tozun
toprağın arasında çalışmasını sürdürür.
Bu güne kadar önünde satış
yaptığı okulda eğitim gören binlerce çocuk mezun olur. Mezun olanlar tahsillerine
devam ederler, evlenirler çoluk çocuğa karışırlar. O günkü çocuklar bugün artık
kocaman kocaman insan olmuşlardır.
Aylar ayları, mevsimler
mevsimleri, yıllar yılları kovalar. Motorlu aracını veren Vali Kutlu Aktaş’tan sonra
tam on iki vali Malatya’da görevde bulunur.
Öğrenciler mezun olsa da,
okulda çalışan personeller ile öğretmenler emekli olsa da, valiler gelip geçse
de o hep aynı yerde artık emektar olan motoruyla satış yapmaya devam
etmektedir.
Okulda eğitim gören binlerce
çocuklarla birlikte personeller, idareciler, eğitimciler ve okul aile birliği
üyeleri onu severler ve satış yaptığı ürünlerden alarak destek verirler.
Zaman bir su gibi akıp
giderken birçok şeyi de beraberinde sürükleyerek götürür ve değişime uğratır. İnsanlar,
öğrenciler, idareciler, caddeler, sokaklar ve birçok şey değişirken tek
değişmeyen Battal’ın yaşadığı sorunlar, emektar olan motorlu aracı ve satış
yapmak amacıyla durduğu yerdir.
Engelliliğinden dolayı
yaşadığı yüzlerce sorunlara rağmen bir defa dahi isyan etmez ve umutsuzluğa
kapılmaz. Onun bir tek isyanı ve sitemi vardır. Üretken bir insan olarak toplum
içinde hak ettiği yeri alabilmek amacıyla zor şartlarda verdiği mücadelesine idarecilerin
ilgisiz ve duyarsız kalışınadır. Bununda tek sebebi vardır. Yetkililerden bir
tanesinin dahi kendisinin hangi şartlarda çalıştığını görmelerine rağmen yazın bunaltıcı
sıcağı altında, tozun toprağın arasında, sonbaharda ise soğuktan ve yağışlı
havalardan koruyacak daha sağlıklı ve güzel bir yer verelim dememesidir.
Bu konuda isyan etmesinde de
haksız değildir. Geçmiş yıllarda bu konuda kendisinin talep etmesine rağmen en
ufak olumlu bir yanıt alamamıştır.
Yıllardır yaşadığı sorunlara boyun eğmeden bir engelli birey olarak toplum içinde var olma mücadelesi vermeye devam eden Battal, anne ile babasını kaybettikten sonra kız kardeşiyle birlikte yaşayarak yaşam kavgasına devam etmektedir.

Yorumlar
Yorum Gönder