7 Eylül günü Dünya Duchenne
Farkındalık Günü olarak anılmaktadır. Duchenne denilen Duchenne Müsküler
Distrofi (DMD) yani halk arasında bilinen kas hastalığının en ağır seyredeninin
adıdır.
7 Eylül Dünya Duchenne Farkındalık
Günü nedeniyle yıllar önce Türkiye Sakatlar Derneği çatısı altında tanıştığım Yalvaş
Şubesi Başkanı Çağlar Özyiğit tarafından sosyal medya hesabında yapılan basın
açıklamasını okuduğumda bu hastalığın ne kadar hayati önem taşıdığını bir kez
daha anlamış oldum.
Kendiside bir DMD hastası
olan ve yıllardır tedavisi için büyük mücadeleler veren Çağlar Özyiğit, Türkiye
Sakatlar Derneği (TSD) Yalvaç Şube Başkanlığı yaptığı gibi aynı zamanda da DMD
Kas Hastalığı İle Mücadele Derneği Gençlik Kolları Başkanlığı yapmaktadır.
Çağlar Özyiğit yaptığı
açıklamada, “Bugün 7 Eylül bugün Dünya Duchenne Müsküler Distrofi (DMD)
Farkındalık Günü!
DMD çocukluk döneminde
başlayan ve ilerleyen çocukların fiziksel tüm hareketlerini zorlaştıran,
tekerlekli sandalyeye mahkûm eden solunum ve kalp kasını etkilemesiyle 20’li
yaşlarda yaşamı tehdit eden genetik geçişli kas erimesi hastalığıdır.
Tedavi konusunda umudumuz
daha güçlü. Dünyada bilimsel yüzlerce çalışma DMD için tedaviye umut oluyor.
Bugün 7 Eylül! Bugün devletimizden
ve halkımızdan beklentimiz DMD’nin farkına varılması, farkındalık oluşmasıdır.
Biliyoruz ki, acılar
paylaşıldıkça azalır, mutluluklar paylaştıkça çoğalır. Ülkemizde 5000 çocuğumuz
bu hastalığın pençesinde!
Biz aileler olarak toplumsal
duyarlılık farkındalık bekliyoruz. Ülkemizdeki insanların vicdanına
güvendiğimiz için bunu talep ediyoruz.
Devletimizden, sağlık
bakanlığından, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dan duyarlılık
bekliyoruz! Devletimizin çocuklarımızın bu tehlikeli hastalıktan kurtulması
için ülkemizde bu konuda uzman hekimlerin desteklenmesini, bilimsel
çalışmaların yapılması için kas hastalıklarının teşhis ve tedavi merkezlerinin
kurulmasını devletimizden talep ediyoruz!
Birçok hastalıktan biliyoruz
ki tedavi yurt dışında gelişmekte ve yüksek rakamlarla pazarlanmaktadır.
Ülkemiz bunları karşılamakta zorlanmaktadır.
Görüyoruz ki, milli, yerli
üretim her alanda devletimiz ve toplumumuzun lehinedir.
Bundan kaynaklı buradan
başta sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere devletimizin ilgili birimlerini,
ülkemizde bu konuda uzman hekimlerimizin bilimsel çalışması için uygun
ortamları oluşturmaya çağırıyoruz.
Devletimizi halkımızı 7
Eylül Dünya DMD Farkındalık Gününde biz ailelerin sesini duymaya çağırıyoruz!”
diyordu.
Devlet
yetkilileri ile kamuoyu bu çağrıyı duydu mu, dikkate aldı mı zamanla hep
birlikte göreceğiz.
DMD
hastalığının tedavisinde uygulanmakta olan kök hücre tedavisinin bir hayli
yüksek maliyetli olması nedeniyle Çağlar gibi binlerce kas hastası tedavinin
devlet tarafından karşılanması amacıyla büyük bir mücadele vermekteler.
Bir
taraftan seslerini devlet yetkililerine duyurmaya çalışırken diğer taraftan ise
kendi tedavileri için imkânlarını zorlayarak maddi destek bulmaya çalışırlar.
Çağlar bu iki mücadeleyi birden vermektedir. Tedavisini yaptırabilmek amacıyla
Isparta Valiliğinin onayı ile yardım kampanyası başlatarak duyarlı insanların
desteklerini beklemektedir.
Bu konuyla
ilgili yaptığı paylaşımında şunları dile getirmiştir.
“Ben Çağlar Özyiğit. Siz yüreği
güzel merhamet dolu abilerim, ablalarım, kardeşlerim, dostlarım ben en ağır ve
ölümcül olan DMD kas hastalığı ile mücadele etmekteyim. Bu ağır ve ölümcül olan
hastalığa yakalananlar 3 ve 7 yaş arasında teşhis edildikten sonra 10 – 13 yaşında
yürüyemez hale gelip tekerlekli sandalyeye oturmak zorunda kalır. Daha sonra ise
yavaş yavaş skolyoz dediğimiz omurga eğriliği başlar. 17 – 18 yaşlarında
solunum kasları ile kalp kasları erir ve bu önemli kasların tutulumu ile nefes
alamaz hale gelirler. Nefes alabilmek için bipap ST cihazı kullanıyoruz. Daha
sonrada boğazımızdan trekostone açıkçası boğazımızdan delik açılıp hortum
yardımıyla nefes alıyoruz. En fazla 20’li yaşlarda da solunum ve kalp
yetmezliğine bağlı olarak da hayata veda ediyoruz. DMD kas hastaları ve
ailelerimizle yaptığımız eylemler sonucunda kök hücre çalışması başlatıldı. Kök
hücre denemesine giren hastaların çoğunda kalp kaslarında solunum kaslarında
iyileşmeler ve hastalığın yavaşladığı yönünde olumlu sonuçların olması
nedeniyle ben de kök hücre deneme tedavisine girmeye karar verdim. Çünkü benim
büyük yaşta ve sınırda olmam nedeniyle yapacak başka bir alternatifim yoktu.
Ben koşup oynamaktan vazgeçtim. Kalp kaslarımın solunum kaslarımın güçlenip
nefes alabilmem bile benim için yeterliydi. Hatta bunu yapabilmek bir mucize sayılırdı.
Yardımsever abilerimin ve ablalarımın desteği ile başladığım kök hücre
tedavisinde olumlu sonuçlar aldım ve yarım kalan tedavime devam edebilmem için
yeniden sizlerin desteğine ihtiyacım var. Bu zorlu ve meşakkatli mücadelemde
yine beni yalnız bırakmayacağınızı biliyor ve umut ediyorum.
2860 sayılı Yardım Toplama Kanununa
göre Isparta Valiliği'nin 07.08.2018 tarihli ve 10250 sayılı onayları ile yardım
kampanyasına izin verilmiştir. Kampanya hesap bilgileri, Çağlar Özyiğit adına
İş Bankası Isparta Yalvaç Şubesinde TR58 0006 4000 0013 3200 5441 31 IBAN Nolu
hesap numarasıdır. İş Bankasından gönderilen havalelerden ücret
kesilmeyecektir. Kampanya ve destek hakkında daha ayrıntılı bilgi almak isteyen
duyarlı insanlar 0545 940 40 70’nolu telefondan ulaşabilirler.”
Sözün özü olarak, her fırsatta da tedavilerinin biran önce karşılanması gerektiğini ve DMD hastalarının beklemeye hiç vakti olmadığını dile getiren Çağlar, “Bazıları bekleyin diyorlar, biz bekleriz de hastalık bizi beklemiyor teker teker ölüyoruz” diyor. Hastalığıyla ilgili yaşadığı zorluğu dile getirerek damlaya damlaya göl olur düşüncesiyle duyarlı insanların desteklerini beklediklerini ifade eden Çağlar’ı umarım sözde değil özde duyarlı olan vatandaşlarımızla birlikte devletin en üst mevkisinde bulunan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’da duyar ve biran önce DMD hastalığının tedavi imkânlarının yolunu açar. Çağlar ve onun gibi aynı mücadeleyi veren hasların tek istekleri tedavileri için kök hücreyle ilgili gen tedavisi araştırma-geliştirme merkezi hastanesinin kurulması ve tedavilerinin devlet tarafından karşılanmasıdır. Ne dersiniz bu isteklerinde de haksızlar mı? Sosyal devlet olmanın gereği her vatandaşının sağlıkla ilgili tedavilerini karşılamak değil midir?

Yorumlar
Yorum Gönder