Engelliler
konusunda ülke insanları olarak gittikçe çok garip ve tuhaf davranmaya başladık.
21.yüzyılın
dünyasında gelişmiş olan ülkeler engelli konularında aya giderken bizler ise
halen yaya gidiyoruz.
Kâğıt
üzerinde çıkarılan birçok yasal ve Anayasal kanunlarımızla gelişmiş ülkeleri
yakaladığımızı gururlanarak söyleyen siyasilerimiz olsa da maalesef ki iş
uygulamalara geldiğinde yakalamayı bırakın yanından dâhi geçemediğimizi
görüyoruz.
Seçilmiş
siyasilerle atanmış idarecilerin konuşmalarına bakacak olursanız çıkarılan
kanunlar sayesinde engellilerin cennette yaşadığını sanırsınız.
Konuşmalarının
birçoğunda “Şunu yaptık, bunu yaptık,
şunu verdik, eksiklerimizin de farkındayız, onları da kısa zamanda gidermeye
çalışacağız” gibi sözleri duymanız mümkündür…
Duyduğunuz
bu yaptık, ettik gibi konuşmalara bakarak engellilerin cam fanus içerisinde el
bebek gül bebek taşındığını ve hiçbir sorun yaşamadıklarını düşünürsünüz. Ki
düşünmekte de haklısınız…
Gel gelelim
işin aslı öyle dıştan göründüğü gibi değil. Dışı eli yakar içi beni yakar
atasözünde vurgulandığı gibi yaşayanlar olarak olayların öyle anlatıldığı gibi
olmadığını çok iyi biliyoruz.
Bildiğimiz
diğer bir husus ise toplumun geneli de yaşlılar,
kimsesizler, sokak çocukları, hayvanlar, doğa vb gibi toplumsal konularda özde
değil sözde duyarlı olduğu gibi engelliler konusunda da çok ama çok duyarlı
olduklarıdır…
Seçilmiş
siyasilerle atanmış idarecilere ve sözde duyarlı geçinenlere sormak gerekmez
mi, anlatıldığı gibi güllük gülistanlık içerisinde yaşıyorsak neden her
Allah’ın günü yüzlerce sorun yaşıyoruz öyleyse?
Nasıl sözde
duyarlı olduğumuza ve nasıl sorunlar yaşadığımıza gelince sizlere kısaca birkaç
örnekle izah etmeye çalışayım…
Son
yıllarda medya organlarında sık sık gündeme gelen down sendromlu ya da otizmli
engellilere yapılan gelinsiz-damatsız temsili düğün haberlerini izlerken yoğun
bir şekilde duygusallaşır ve gözyaşlarımıza hâkim olamayarak ağlarız.
Veya engellilere
yapılan fiziksel-cinsel şiddet, istismar
ve kötü muamele olaylarıyla ilgili haberleri izlerken sinirlerimize hâkim
olamayarak öfke kusar ve suçlular yanımızda olsa onları lime lime edeceğimizi
söyleriz.
Ya da Eylül
ayında Fox Tv’de başlayan ve ilk bölümünden itibaren büyük bir izlenme oranına
sahip olan Mucize Doktor dizisindeki Savant sendromlu ve aynı zamanda otizmli
Dr. Ali Vefa'yı izlerken gözlerimizden akan yaşları silmeye mendil
yetiştiremeyiz.
Sokağa
çıkıp gördüğünüz her insanı durdurup sorsanız herkes engelliler konusunda çok
ama çok duyarlıdır.
Ancak gelin
görünkü kazın ayağı öyle göründüğü gibi değildir!
Neden mi
böyle söylüyorum?
Son
zamanlarda Aksaray’daki Merkez Mehmetçik İlkokulu'nda veliler tarafından
yuhalanarak ayrımcılık kokan sözler ile davranışlara maruz kalan otizmli
öğrencilere yapılanları, Kayseri'deki 75. Yıl İstikbal Rehabilitasyon ve Aile
Danışma Merkezi'nde oyuna alınmadığı için küsen zihinsel engelli bir öğrencinin
görevlilerce tekmelendiği, Şanlıurfa Haliliye ilçesinde yaşayan kas hastası
çocuğun tekerlekli sandalyesinin asansöre sürtünmesiyle bozulduğunu ileri süren
komşuları tarafından asansör kullanımının engellenmesi ve İzmir’de bakıcı
tarafından engelli bir çocuğa şiddet uygulanmasıyla ilgili haberleri
izlediyseniz ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.
Sözün özü
olarak, gerek temsili düğünleri, gerek her türlü istismar edenleri gerekse de Mucize
Doktor dizisinde Dr. Ali Vefa'yı izlerken duyarlı geçinenler arasında eminim ki
otizmli çocukları yuhalayan ailelerden bazıları da vardır.
İşte bu
durum toplumun belli bir kesiminin hâlâ engelliler konusunda riyakârlık
yaptığını gösteriyor. Bu insanlara özde değil de sözde duyarlı denilmezde ne
denir?
Engellileri
sadece dizilerde izleyelim, duygu seline kapılarak timsah gözyaşları dökelim
ama onlar ne yanımıza ne de yöremize uğramasın deriz. Engelliler, ne komşumuz
olsun, ne aynı okula gidelim, ne kızımızı verelim ya da oğlumuza gelin olarak
alalım, ne aynı işyerinde çalışalım, ne lokantamıza, mağazamıza gelsinler ne de
aynı ortamı paylaşalım deriz.
İşte güzel
yurdumun insanları tarafından yapılanlara riyakârlık değil de ne denir?
Sanmayın ki
bu olaylar sadece bakanın dediği gibi “münferit”
olarak arada bir oluyor! İnanınki bu tür olaylar her gün her şehirde
yaşanmaktadır.

Engelliyle birarada olmak istemeyen, aynı apartmanda yaşamaktan rahatsız olan, psikolojimiz bozuluyor görünce bile diyen, çocuklarını onlardan uzak tutan iki yüzlü cahillerle dolu bir toplumda yaşamanın ağırlığı biz engellilerin omuzunda bir yük engellinin önünde ki en büyük engel... Düşünce engelli bencil insanlar.
YanıtlaSil