Soğuk havalarda, yağmurlu havalarda ya da kar
yağarken evden dışarıya çıkmışsak bizi görenlerden aklı evvel birileri çıkar “Engelli dediğin evinde oturur ne işin
var çıktın?”, “Bu soğuk
havada neden çıktın?”, “Bu havada dışarıda ne işin var?”, “Senin sahibin yok
mu, sen çıktın?” vb gibi ipe sapa gelmez sözlerle hesap sormaya çalışırlar.
Sadece soğuk havalarda mı soruyorlar
sanıyorsunuz?
Normal günlerde de, sıcak havalarda da bu
soruyu soranlarla karşılaşırsınız!
Tepki gösterdiğinizde ise verdikleri
cevaplarda tıpkı soruları gibi “Hasta
olursun diye söyledim”, “Seni düşündüğüm için söyledim”, “Ben senin iyiliğini
düşünüyorum diye söyledim” vb gibi ipe sapa gelmez sözlerden oluşur…
Sanırsınız ki yeryüzünde tek akıl onlarda var,
tek fikir kendilerinde var!
Sana ne
arkadaş, size neeee arkadaş?
Yağmurlu
ya da karlı havalarda! Kavurucu sıcak havalar ile dondurucu soğuk havalarda!
Dışarıya
çıkmamdan sana ne, size ne?
Devlet
memuru olmanız… Belediye personeli olmanız… Bilmem nerenin, bilmem neyin nesi
olmanız… Size bu soruyu ya da benzer soruları sorma hakkı mı veriyor?
Sorgu
memuru musunuz? Başımıza savcı mı kesildiniz? Hâkim mi oldunuz? Nesiniz sahi
siz söyler misiniz?
Memur
değil isterse vali ol, belediye personeli değil isterse belediye başkanı ol,
ister milletvekili, isterse de bilmem neyin nesi ol! Ne olursan ol, bu sizlere
soru sorma hakkı vermez! Vermez arkadaş vermez!
Kim
olursan ol, ister engelli olsun isterse engelli olmasın bir başka kişiye soru
sorma hakkı vermez!
Bizler sizlere
bu sorular gibi abuk subuk şeyler soruyor muyuz?
Bu
havalarda sizler neden çıktınız diye soruyor muyuz?
Sizler
neden çıkıyorsanız bizlerde o nedenle çıkıyoruz! Sizlerin işleri var diye
çıkıyorsanız, bizlerinde işi var! Sizler bir yerde çalışıyorsanız, bizlerde
çalışıyoruz!
Sizler hayatınızı idame ettirebilmek ve yaşamınızı
sürdürebilmek amacıyla zaruri ihtiyaçlarınızı karşılayabilmek ve alışveriş
yapabilmek için markete, manava,
kasaba, fırına, mağazalara ya da herhangi bir yere gidiyorsanız,
bizlerde gidiyoruz!
Sizler cenazelere,
düğünlere, bayramlara gidiyorsanız bizlerde gidiyoruz!
Sizler
hasta olduğunuzda nasıl doktora gidiyorsanız, ilaç almak için eczaneye nasıl
gidiyorsanız bizlerde gidiyoruz!
Spor
yapmaya da giderim, eğlenmeye de giderim, birahaneye ya da pavyona da giderim!
Dışarıya çıktığımdan, nereye gittiğimden sizlere ne?
Engelliyiz
diye evden dışarıya çıkmayacak mıyız? Engelliyiz diye işimiz, gücümüz olmayacak
mı?
Bu arada “Yanında sahibin yok mu?”, “Sen neden
yalnızsın, yanında sahibin yok mu?” vb. gibi sorularda neyin nesi oluyor?
Boynunda
tasması ile gezdirilen süs hayvanı mı sanıyorsunuz bizleri? Yanımızda
birilerinin olup olmaması sizleri ne ilgilendiriyor?
Anlatmaya
çalıştığım bu olaylarla ilgili yüz yüze gelmeyen, yaşamayan bir tane dahi engelli
bulamazsınız? Bu sorularla karşılaştığımızda psikolojimiz yerle bir olur… Tüm
günümüz öldüğü gibi günlerce kendimize gelemeyiz…
Bu
anlattığım olayla sık sık karşılaşanlardan birisi de arkadaşım, dostum Yücel
Doğanşahin’dir. 24 Ocak’ta yaşadığımız depremde evinde oluşan hasardan dolayı
yetkililerin gelip inceleme yapması amacıyla iki hafta kadar beklediğinden
bunalır ve 11 Şubat’ta birazda olsa hava alabilmek amacıyla dışarıya çıkar.
Kurs
gördüğü Malatya Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sanat Merkezine (MABESEM)
gitmek amacıyla otobüse binmek ister. O esnada durakta bulunan Özel Halk
Otobüsü sürücüsüne araca binmek istediğini söylediğinde “Bu soğuk havada niye çıktın?” sorusuyla karşılaşır.
“Sen niye çıktıysan ben de o yüzden çıktım”
diye cevap verince bu defa sürücü “Ben
çalışıyorum.” der. Yücel Hanımın “Ben
de evde sıkıldım diye çıktım” demesi üzerine dengesiz mi dengesiz olduğu
sözlerinden anlaşılan sürücü “Bak bak,
birde sıkıldım diye cevap veriyor.” der. Bu sözler karşısında Yücel Hanım “Araban başına çalınsın, binmiyorum.”
dedikten sonra oradan ayrılır. Tam bir hafta kadar psikolojisi altüst olmuş bir
halde yaşar.
“Bak bak, birde sıkıldım diye cevap
veriyor.” diyen kendini bilmez sürücüde kabahat yok, onu ve onun gibi
düşüncede olanları, insan ilişkilerini bilmeyen, eğitimsiz, kültürsüz kişileri
toplumla iç içe olan görevlerde istihdam ederek oralarda oturtanlardadır…
Sözün özü
olarak; Malatya Valisi Aydın Baruş ile Malatya Büyükşehir Belediyesi Başkanı
Selahattin Gürkan başta olmak üzere tüm yetkililer ile seçilmiş siyasetçilere
sormak istiyorum: Personellerinizi, engellilere nasıl yaklaşılması gerektiğini,
onlarla iletişim kurarken nelere dikkat etmeleri gerektiği vb. gibi konularda
ne zaman bilgilendirip, bilinçlendireceksiniz? Sizler için sorun gibi
görülmeyen bu tür olayların bizlerin ruhunda derin yaralar açtığını bilmez
misiniz? Psikolojik olarak bunalıma girmemize ve hayata küsmemize neden olan bu
tür olaylar PASİF ÖTENAZİ sayılmaz da ne sayılır! Unutmayın ki, personellerinize
zaman zaman psikolojik ve davranış eğitimi verilmesiyle, biz engellilere daha
kaliteli ve sağlıklı kamu hizmeti sunulmuş olunacaktır…

Yorumlar
Yorum Gönder