Toplum olarak,
bireylerin potansiyellerini ve başarılarını kutlamak, bizleri daha kapsayıcı ve
anlayışlı bir dünyaya doğru iter. Bu bağlamda, Down Sendromlu genç bir birey
olarak hayata meydan okuyan ve kendi yolunu çizen Ana Victoria Espino De
Santiago'nun hikayesini kaleme alacağım.
Ana Victoria
Espino De Santiago, 30 Ocak 1999'da Meksika'nın Zacatecas eyaletinde doğmuş ve
Down sendromuyla dünyaya gelmiş bir birey olarak, hukuk alanında tarihi bir
başarıya imza atmıştır.
Ana Victoria
Espino de Santiago, Down sendromlu bireylerin potansiyelini ve azmini
simgeleyen bir figür olarak 2024 yılında Benemérita Universidad Autónoma de
Zacatecas'tan (BUAZ) mezun olarak, dünyada Down sendromlu ilk avukat unvanını
kazanmıştır.
Ana Victoria'nın
eğitimi, ailesinin kararlılığı ve desteğiyle şekillenmiştir. Ailesi, özellikle
annesi Marisol de Santiago Ochoa ve babası Jesús Espino Zapata, onun eğitimine
büyük bir özveriyle destek olmuş; disiplinli bir çalışma alışkanlığı
kazandırmış ve sanata olan ilgisini teşvik etmiştir. İlk ve ortaöğrenimini
Instituto Ana Sullivan'da tamamlamış, ardından liseyi çevrimiçi olarak
bitirmiştir. Bu süreçte, geleneksel sınıf ortamlarında karşılaşabileceği
ayrımcılıklardan korunmuştur.
Lise eğitimini
çevrimiçi olarak tamamlayan Ana Victoria, üniversiteye devam etmek için
Benemérita Universidad Autónoma de Zacatecas'a başvurmuştur. 2019 yılında BUAZ'da
hukuk eğitimine başlayan Ana Victoria, üniversitenin başlangıçta özel
ihtiyaçlarına uygun bir altyapıya sahip olmaması nedeniyle zorluklarla
karşılaşmıştır. Ancak, bir “maestra sombra” (gölge öğretmen)
olarak adlandırılan özel bir öğretmenin desteğiyle, derslerine düzenli katılım
sağlamış ve sınavlara hazırlanmıştır. Bu özel destek, onun akademik başarısında
önemli bir rol oynamıştır.
Ana Victoria'nın
hukuk alanındaki başarısı, sadece akademik bir zafer değil, aynı zamanda
engelli bireylerin toplumsal hayatta daha fazla yer alması gerektiğinin güçlü
bir göstergesidir. Henüz mezuniyetinden önce, engelli hakları konusunda farkındalık
yaratmak amacıyla çeşitli yasama forumlarına katılmış ve deneyimlerini
paylaşmıştır. Bu süreç, onun politikaya olan ilgisini artırmış ve yerel
yönetimde engelli bireylerin haklarını savunma arzusunu pekiştirmiştir.
Hukuk alanındaki
başarılarının yanı sıra, Ana Victoria sanata olan tutkusunu da sürdürmektedir.
2014 yılından itibaren çeşitli resim sergileri düzenlemiş ve “Desde mi
cielo” (“Gökyüzümden”) adlı koleksiyonunu Meksika'nın Kongre Binası'nda
sergilemiştir. Sanatını, engelli bireylerin sesini duyurmak ve toplumsal
farkındalık yaratmak için bir araç olarak kullanmaktadır.
Ayrıca, engelli
bireylerin haklarını savunmak amacıyla çeşitli yasama forumlarına katılmış ve
kendi deneyimlerini paylaşmıştır. Bu etkinlikler, onun hukuk alanındaki
bilgisini derinleştirmiş ve toplumsal farkındalık yaratmasına katkı
sağlamıştır.
Ana Victoria'nın
en büyük hedeflerinden biri ise, yerel mecliste milletvekili olarak görev
yapmaktır. Bu rol aracılığıyla, engelli bireylerin karar alma süreçlerinde daha
fazla temsil edilmesini ve toplumsal eşitliğin sağlanmasını amaçlamaktadır. Kendi
ifadesiyle, “Engelimiz, sesimizi, irademizi ve topluma katkı sağlama
kapasitemizi susturmaz.”
Ana Victoria'nın
başarıları, sadece Meksika'da değil, dünya çapında da takdirle karşılanmıştır.
İspanya, Peru ve Şili gibi ülkelerden engelli bireylerin haklarının
savunucuları, onun hikâyesinden ilham alarak yerel politikalar ve eğitim
sistemlerinde reform taleplerini daha güçlü dile getirmişlerdir. Ana Victoria,
uluslararası insan hakları konferanslarına davet edilmekte; hem hukuk hem sanat
yoluyla Down sendromlu bireylerin karşılaştığı önyargılara karşı küresel bir
farkındalık oluşturmaktadır.
Sonuç olarak, Ana
Victoria Espino De Santiago, sadece bir hukukçu ya da sanatçı değil; sistemin
dışladığı bireyler için umut olan bir devrimin simgesidir. Onun yaşamı, “engel”
kavramının yeniden tanımlanmasını, eğitimde, istihdamda ve sosyal yaşamdaki
ayrımcılıkların sorgulanmasını sağlar.
Down sendromlu
bireylerin yalnızca şefkat değil, hak talep ettiği bu çağda Ana Victoria,
sahici bir öncüdür. Onun yolculuğu, toplumsal kapsayıcılığın ve eşitliğin
sadece bir hedef değil, gerçekleşebilir bir gerçeklik olduğunu bizlere kanıtlıyor.
“Sınırlar,
başkalarının bize koyduğu şeylerdir. Ben ise kendi sınırlarımı tanımıyorum.” sözlerinin sahibi
olan Ana Victoria’nın bu sözü, yalnızca engelli bireyler için değil; tüm
insanların içindeki potansiyele, direnç gücüne ve öğrenme azmine ışık tutan evrensel
bir çağrıdır.

Yorumlar
Yorum Gönder