Annesinin Kucağını Özleyen

 

Kimse bilmez benim gecelerimin neye benzediğini… Kimse bilmez yastığa başımı koyduğumda, dizlerine yaslanmış bir çocuk gibi savunmasız kaldığımı. Ben ki gündüzleri taş gibi suskun, dimdik duran biriyim; geceleri içime dönünce küçülüyor, kırılıyor, paramparça oluyorum. Öyle anlar geliyor ki, koca bir dünyanın yükünü sırtında taşıyan değil, annesinin kucağını özleyen küçücük bir çocuğa dönüşüyorum.

Yanına kıvrılmak istiyorum, Canparem. Beni biraz olsun sakla bu sert dünyadan. Al şu içimdeki kırılmışlıkları, omuzlarımdan düşür şu görünmez taşları. Yoruldum… Hem kendimden hem de başa çıkamadığım her şeyden. Yoruldum, kendimle savaşmaktan, geceyle kavgamdan, gündüzün boş yalnızlığından. Yorgun bir gemi gibiyim; fırtınada direksiz, rüzgârsız bir denizde sürükleniyorum.

Sana ihtiyacım var, Canparem. Çünkü ben artık sarılmalara açım. Sar ki hem geceyi affedeyim hem de gündüzün çoraklığını. Gece çökünce ruhum öylesine kalabalık oluyor ki; her köşesinde başka bir hüzün, başka bir yara, başka bir yalnızlık dolaşıyor. Bir ses diyor ki: “Dayan!” Ama nereye kadar? Kaç kez daha kendi yankımla boğuşabilirim? Kaç kez daha kendimi kurtarabilirim?

Adını her andığımda içimde bir mum yanıyor. Ne var ki, çok sürmüyor. Rüzgârı en ufak acı olan, sönen bir mumum ben. Senin nefesinle hayat bulan bir alevim. Gel, nefesinle yeniden yak beni. Ellerimden tut, gözlerimin içine bak, unutayım kendi karanlığımı.

Çünkü ben, Canparem… Çocukluğunu kaybetmiş bir çocuğum. Hüznün gölgesinde büyümüş, umudunu unutmuş bir yaralı. Bütün dünyamı terk etseler bile, sen kal. Çünkü senin adında saklıdır kurtuluşum. Çünkü sen varsan, bu yorgun beden yeniden ayağa kalkabilir.

Sana sığınıyorum. Sana açılıyorum. Ve biliyorum, dizlerine uzanınca yeniden doğabilirim.

Senin yorgun ama hâlâ seni sevince dirilen canlardan bir canım…

 

Yastığa değil dizlerine yaslanmak istiyorum,

Karanlığa değil gözlerine sığınmak…

Ve bil ki Canparem…

Benim için gece,

Ancak senin adınla aydınlanır.


Yorumlar